ERKEĞİN TESETTÜRÜ

Tesettür, İslam’ın önemli bir prensibidir ve sadece başörtüsü değil, geniş bir anlam taşır. Kadınlar ve erkeklerin tesettüre riayet etmeleri, Allah’ın emirlerine uygun yaşamalarını sağlar. Örtünme, iffet, takva ve mahremiyeti koruma amacını taşır. Her iki cinsin de tesettüründe dikkatli olması, İslam’ın öğretilerine uygun bir yaşamı yansıtır.

Yayınlama: 24.12.2023
A+
A-

Tesettür, İslâm’ın emrettiği mühim meselelerden biridir. Dini açıdan görünmesi sakıncalı olan yerler örtündüğünde tesettüre riayet edilmiş olur. Tesettürden kastın sadece başörtüsü olduğunu söylemek, İslâm’ı yanlış veya eksik anlamak demektir. Zira örtüden sadece bir bayanın başını örtmesi anlaşılmamalıdır. Çünkü kadında örtünmesi gereken tek yer başı değildir. Ayrıca tesettür, yalnızca kadına has bir emir de değildir. Sürekli olarak kadınların örtün(me)mesinden mustaribiz, fakat erkeğin tesettürünü de ihmal eder olduk. Bu da beraberinde büyük sıkıntıları beraberinde getirdi. Gelin önce kısaca kadının örtüsünden bahsedip akabinde erkeğin mahremiyetini ele alalım.

Kadınların başörtü takmasına dair Allah’ın şu emrini neredeyse bilmeyenimiz yoktur: “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar.”

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah çok esirgeyen, bağışlayandır.”

Günümüzde örtü hususunda Allah ve Rasûlünün emirleri doğrultusunda hareket edenler olduğu gibi, belki de tesettürün mahiyetini kavrayamadığı için başını örtmekle yetinip vücudunun diğer yerleri için bu emri uygulamada gevşeklik gösterenler de vardır. Peygamber Efendimizin bu tür kadınlara yönelik ve çok manidar olan “ الْكَاسِيَات الْعَارِيَات – giyinik çıplaklar” ifadesini maalesef bugün erkeklerde de müşahede etmekteyiz. Giyindiğini sanıp ya da giyinir gibi görünüp aslında pek çok mahrem yerini ifşa eden bayanların tavrını maalesef erkeklerde de gözler olduk. Zira bazı erkekler de artık tesettürü elden bırakır oldular.

Bilindiği üzere erkeğin avreti göbek ve diz arasıdır. Tabi bu örtünmesi zorunlu olan en az miktarı ifade eder. Dolayısıyla bir erkeğin sadece bu bölgelerini örtüp vücudunun diğer organlarını ifşa ederek Rabbinin huzuruna ve diğer insanların önüne çıkması sünnete uygun olmadığı gibi İslâm adabına da muhaliftir. Sünnet ve Müslümanların örfündeki uygulama, daha fazla yerin örtünmesini icap ettirmektedir. Ne var ki dikkatsiz davranma, önemsememe ya da sporda geliştirdiği vücudunu ifşa etmek gibi sebeplerden dolayı erkeklerin çarşı-pazarda ya da kamusal alanlarda tesettürlerine riayet etmediklerine tanıklık etmekteyiz. Vücudu görünecek şekilde moda icabı yırtık giysiler giyen, Cuma namazlarında dahi rükû için eğildiğinde sırtından aşağısı görünen ve belki de setr-i avrete riayetsizlikten dolayı namazı makbul olmayanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Halter, güreş, yüzücülük, voleybol ve futbol gibi pek çok spor dalında ve dahi halı sahalarda kardeşlerimizin örtünmesi zorunlu olan yerlerini örtmedikleri malumumuzdur.

Aslında örtünmek çok geniş kapsamlı bir eylem olarak görülmelidir. Bu anlamda Kur’ân-ı Kerîm’de erkek ve kadınların gözlerini harama karşı sakınmaları dahi bir örtü olarak değerlendirilmelidir. Dolayısıyla kişi, İslâm’ın istediği tarzda giyinip kuşandığında, İslâm’a göre hareket ettiğinde, Allah ve Rasûlünün hoşnut olmayacağı şeylerden hem kendini hem de dış gözleri sakındırmış olacaktır.

Azımsanmayacak orandaki erkek kardeşlerimizin tesettür hususunda sınıfta kaldığı ortadadır. Kadınsı hareketlerde bulunan, kadınsı takılar takan, kırıtan, saçlarını değişik renklerde boyayan, dövme yaptıran, küpe ve piercing takıp aşırı bakım ve estetik ameliyatlar yapanları da varın siz düşünün. Ayrıca erkeklere benzemeye çalışan kadınlar olduğu gibi kadınlara benzemeye çalışan erkekler de vardır. Karşı cinse özenip cinsiyet değiştirenlerin olduğu da aşikârdır. Peki ya çözüm?

Her bir şeyde ölçümüz Kur’ân ve sünnet olmalıdır. Ebeveynlerin de bu hususta hassas davranmaları gerekir. Aile içerisinde kız çocuklar kız gibi, erkek çocuklar da erkek gibi yetiştirilmelidir. Hele hele bir Müslüman, daha önceki kavimlerin helakine sebep olan hal ve hareketlere özenme ve dahi bunları uygulama gibi bir gaflete düşemez, düşmemelidir.

Hülasa, kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de örtü vücudu örtmeli, alttaki çamaşırları veya teni gösterecek kadar ince, vücut hatlarını belli edecek şekilde dar olmamalıdır. Dolayısıyla kadınlarda olduğu gibi erkekler de hem ibadetlerinde hem de toplum içerisinde tesettürlerine riayet etmelidirler.

Hz. Peygamber Müslümanlara, kendilerini gerek fiziki olarak gerekse de hal ve hareketleri hususunda kâfirlere benzetecek tutum ve davranışlardan uzak durmalarını emretmiştir. Ayrıca Yüce Allah kadınlara emrettiği gibi erkeklerin de gözlerini haramdan sakınmalarını ve ırzlarını (mahrem yerlerini) korumalarını emretmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) kadınlaşan erkeklere ve erkekleşen kadınlara, kadınlara benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara, kadın gibi giyinen erkeklere ve erkek gibi giyinen kadınlara lanet etmiştir.

Abdullah b. Mes‘ûd’un şu ifadesi mühimdir: “Elbiseler elbiselere benzeyince, kalpler de kalplere benzemeye başlar.” Buna göre Müslümanlar karşı cinslerinin veya küffârın libasını giydiğinde onlar gibi düşünmeye ve onlar gibi hareket etmeye başlayacaktır. Allah muhafaza giysilerimiz gibi kalplerimiz de küffâra benzemiş ve belki de bu sebeple “Ne işimiz var Gazze ile? Araplar onlara yardım etsin.” diyorsak vay halimize!

Her şeyde olduğu gibi tesettür de bir gayeye matuftur. Şöyle ki tesettür, kadın veya erkek olsun fark etmez kulun arınmasını, Rabbine yönelmesini, namus ve iffetini muhafaza etmesini, kötü gözlerden korunmasını, mahrem yerlerini teşhirden uzak tutup hem kendisinin hem de başkalarının harama düşmesini engellemeyi hedeflemektedir.

Kur’ân bize takva elbisesinin daha hayırlı olduğunu ifade etmektedir ki takva da zaten Allah’a karşı gelmekten sakınmaktır. Kul; Allah ve Rasûlünün isteği doğrultusunda giyim kuşamına dikkat ettiğinde, aslında takva libasını da kuşanmış olacaktır.

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.