Türkiye’ye verdiği zarar çok büyük! İşte ırkçı saldırılardaki asıl amaç

Irkçılık söylemleri, Türkiye’nin diplomatik olarak inşa ettiği imajına ciddi zararlar veriyor. ORSAM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, fiziksel şiddete kadar dönüşebilen nefret söylemleri hakkında Haber7’ye önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye’ye verdiği zarar çok büyük! İşte ırkçı saldırılardaki asıl amaç
Yayınlama: 21.09.2023
A+
A-

HABER7 – ÖZEL

Başta Kuveyt ve Katar olmak üzere Orta Doğu pazarından Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısında düşüş gözlemleniyor. Sosyal medyada popüler kültür haline gelen yabancı düşmanlığı ve Arap karşıtlığı bu düşüşün gerekçeleri olarak yorumlanmakta. Sosyal medyada kışkırtılan bu söylemler zaman zaman sokağa yansıyarak fiziksel şiddete kadar dönüşebiliyor. Geçtiğimiz günlerde Trabzon’da Kuveytli bir turiste saldırılmasıyla Arap medyası ‘Türkiye’ye Gitmeyin’ şeklinde ciddi kampanyalar başlatarak tepki vermişlerdi. Türkiye aleyhine yapılan bu kampanyalar, Arap turizminin veya sermaye yatırımlarını Türkiye’den uzaklaştırıyor.

TÜRKİYE’NİN BÖLGE LİDERLİĞİ ZARAR GÖRÜYOR

Konuya ilişkin Haber7 editörü Dilan Can’a konuşan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, Arap karşıtlığı özelinde yapılan yabancı karşıtlığın ve bu yöndeki söylemlerin, Türkiye’nin uzun ve zorlu süreçler sonucu elde ettiği son 20 yıldaki Ortadoğu imajını, 3 ayda yerle bir ettiğini vurguladı.

Türkiye'ye verdiği zarar çok büyük! İşte ırkçı saldırılardaki asıl amaç

Prof. Dr. Uysal, aynı zamanda kazanılan imajın bu denli hızlı ve ciddi zararlarla bozulmasının turizmden eğitim sektörüne kadar zarara uğrattığını ifade etti.  Bu söylemlerin altında İslam karşıtlığının da vurgulandığını ifade eden Prof. Dr. Ahmet Uysal, “Seçim sonrası Türkiye’nin bölge liderliği öne çıkmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Körfez turu yaparken bir anda Türkiye işte Arap düşmanı, Suriyeli mülteci düşmanı bir kampanya başladı. Bu da sanki hani Türkiye’nin bölgedeki gücünü istemeyen söyleme zemin hazırlıyor. Burası da Orta Doğu ve dünyanın merkezi, üç kıtanın ve yedi denizin buluştuğu yer burası. Buraya hakim olan Dünya devleti, dünya gücü oluyor zaten. O yüzden burayı bırakmıyorlar. Burada işte bölge halkları eskiden olduğu gibi bir araya gelsin istemiyorlar. Bunun çabası var” dedi.

“AVRUPA’DAN GELEN TURİSTLERE GÖRE 5 KAT DAHA FAZLA PARA HARCIYORLAR”

Prof. Dr. Ahmet Uysal, “Bir de tabii ekonomik zarar tarafı da çok açık belli. Arap turisti kaçırarak bir şey elde etmeye çalışıyorlar. Hem bir anlamda hükümete baskı, bir anlamda ekonomiye baskı, ama diğer turistlere bir şey diyen yok. Sanki Müslüman turist istenmiyor gibi bir hava var. Bunlar hani çok çoğunluk değil ama sesleri çok fazla çıkıyor. Seçim kutlamalarına gelen Araplar oldu. Türkiye’nin bir parçası olmak amacıyla sevinci paylaşmaya geldiler. Çok kötü bir tavırla karşılaştılar. Bunların zararı çok büyük. Birkaç yılda tamir edilemez. Arabistan’dan, Kuveyt’ten, Katar’dan ki bu turistler zaten Avrupa’dan gelen turiste göre beş kat daha fazla para harcıyor. Kültür yakını olduğu için, yediği içtiği için, Avrupalı otele kapanıyor. Hiçbir yere çıkmıyor, alışveriş yapmıyor. Ama Arap turist öyle değil. Dağı, bayırı, çarşıyı, pazarı geziyor, yiyor, içiyor. Çok daha fazla para bırakıyor. Camiye gidiyor. Mescitleri bile tamir ettirdiler. Bir de Arap dünyası 300 milyonluk bir dünya. Yani Suriye’yle yapılan da, Kuveytliye yapılan da yani Araba karşı yapılıyor olarak algılanıyor. Adam ailesiyle geliyor tatile. Tatile geldiği yerde kimse azarlanmak istemez” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN GÖNÜLLÜ ELÇİLERİ OLUYORLAR”

Nefret söylemlerinin sadece turizm sektörüne değil eğitim sektörüne de birçok zararı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Uysal, “Türkiye’ye eğitim için en çok öğrenci gönderen ülke Fas. Ama burada Faslı, Yemenli öldürüldü, dövüldü. Böyle olunca öğrenci gelmek istemiyor. Bu çocuklar Fransızca biliyor, İngilizce biliyor. Fransaya’da gider ama Türkiye Müslüman diye geliyorlar. Eğitim bu işin en getirisi olan sektörüdür. Hem parasını alırsınız, hem aklını, hem gönlünü. Böylece bu çocuklar Türkiye’nin gönüllü elçileri olurlar. Gittikleri her yerde anlatırlar, tatile gidecekleri zaman Türkiye’yi tercih ederler. Uzun vadede getirisi vardır. Yani Türkiye kalkınmak istiyorsa ucuz iş gücüne de ihtiyacı var. Çok güçlü beyin gücüne de ihtiyacı var. Bunları kaybediyoruz” şeklinde konuştu.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.