Bahçıvan: “Finansal istikrarı sağlamaya dönük adımların başında güven yatıyor”

İSO Başkanı Bahçıvan, “Finansal istikrarı sağlamaya dönük adımların başında güven yatıyor. Merkez Bankası’nın şu anda uyguladığı politikaların oluşturduğu güven ve itibar Türkiye’nin kredibilitesine doğru yansımaya başladı. ” dedi.

Bahçıvan: “Finansal istikrarı sağlamaya dönük adımların başında güven yatıyor”
Yayınlama: 29.11.2023
A+
A-

Son yıllarda Türkiye’de rasyonel ekonomi politikalarından uzaklaşılmış olmanın ortaya çıkardığı ciddi sorunlar ve tahribatlar olduğunu ifade eden Erdal Bahçıvan, “Bu durum üretim hayatımızı ve sanayicilerimizi maalesef çok olumsuz etkiledi. Geçmiş dönemlerden sarkan olumsuzluklar, iş hayatımızda hala bazı açılardan varlığını koruyor. Geçtiğimiz haziran ayının başından itibaren göreve başlayan yeni ekonomi yönetimi, özellikle reel ekonominin temsilcileriyle yoğun istişarelerde bulunarak ekonomide yeni bir dengelenme gayreti içinde bulunuyor. Öncelikle yıllardan beri savunduğumuz ve bundan sonra da savunacağımız, Türkiye ekonomisi için olduğu kadar, sanayimiz ve sanayicimizin en önemli güvencesinin finansal istikrar olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Çünkü biz finansal istikrara; üreticinin, sanayicinin ve iş insanının planlı, programlı, uzun vadeli bir ekonomik iklimde çalışabilmesi için elinde olması gereken en temel unsur ve ‘sermaye’ olarak bakıyoruz. Bunun kaybolmasının en büyük bedeli hepimizin yaşayarak bildiği ve öğrendiği gibi enflasyondur. Tıpkı bugün olduğu gibi, son dönemlerde ortaya çıkan farklı sorunlar nedeniyle maalesef yüksek enflasyonun yeniden gündemimize gelmesinin bedelini, tüm toplum kadar sanayiciler de ne yazık ki hak etmedikleri kadar ve fazlasıyla ödemektedirler. Belli dönemlerde enflasyonla ilgili farklı tartışmaların olduğu her yerde enflasyonun Türkiye için asla ve asla kabul edilemeyecek ve mutlaka hayatımızdan çıkması gereken bir olgu olduğunu dile getirdik. Ve bugün yine aynı şeyi söylüyoruz. Finansal istikrarın kaybolduğu ortamların önce fiyat istikrarsızlığına, ardından da yüksek enflasyon döngüsüne yol açtığını izliyoruz. Bu tür dönemlerde belki kısa vadede küçük avantajlar elde edilse dahi, uzun vadede çok ciddi bedeller ödediğimiz gerçeğini kabul etmek durumundayız.” diye konuştu. 

‘EN KIYMETLİ MARKAMIZ TÜRK LİRASI’DIR’

Sanayiciler için öngörülebilirliğin ve finansal istikrarın sağlanması konusunda en önemli kurum olarak gördükleri Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ve ilkeli duruşunu çok önemsediklerinin altını çizen Erdal Bahçıvan, “Türkiye Cumhuriyeti’nin en kıymetli markası Türk Lirası’dır. Bu markayı başta altında imzası bulunan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olmak üzere hepimizin gözü gibi koruması gerektiği konusunda kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Merkez Bankası’nın bu sorumluluğunu yerine getirebilmesinin yolunun, bağımsız ve uzun vadeli ilkesel duruştan geçtiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Biz niye hep finansal istikrarın doğruluğunu savunduk? Niçin enflasyonun sadece kısa vadede bir menfaat getirdiğini dile getirdik? Türkiye’ye kısa vadeli, sağlıklı olmayan, temeli olmayan çözümlerin yarar getirmeyeceğini düşündüğümüz için. Bu tür yaklaşımların yarattığı tahribatın boyutunu bugün hep birlikte görüyoruz.” diye konuştu. 

‘KISA VADELİ GELGİTLERDE ÇOK BEDEL ÖDEDİK’

Ülke olarak artık gerçekten uzun vadeli perspektiflere, planlamalara ve projelere ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken Erdal Bahçıvan, “Çünkü Türkiye kısa vadeli gelgitler nedeniyle maalesef geçmiş dönemlerde çok bedeller ödemiştir. Onun için ülkemiz, nitelikli büyümeye dönük uzun vadeli politikalara, reel sektörümüz hem ekonomi yönetimi ile ve hem de Merkez Bankası ile birlikte çalışacağı bir modele mutlaka kavuşturulmalıdır. Geçen haziran ayında Merkez Bankası’nda Gaye Erkan’ın göreve gelmesiyle birlikte, kısa süre içinde hem ekonomimiz, hem de Merkez Bankamız zorlu sınavlarla karşı karşıya kaldı, kalmaya da devam ediyor. En önemli sınav, hiç şüphe yok ki ülkemiz ekonomisine güvenilmesi gerektiğini bütün dünyaya göstermek, finansal istikrarı sağlayarak geleceğe dair öngörü yapmaya imkân verecek ortamı yaratmaktı. Şunu hiç unutmayalım. Finansal istikrarı sağlamaya dönük adımların başında güven yatıyor. Merkez Bankası’nın şu anda uygulamakta olduğu politikaların oluşturduğu güven ve itibar öncelikle Türkiye’nin kredibilitesine doğru yansımaya başlamıştır. CDS’lerin 500’lerden, önce 400’lere, şimdi 330’lu rakamlara geliyor olması Türkiye’ye dönük bu güvenin, bu itibarın dış çevrelerde de yeniden kazanıldığının bir göstergesidir. Kabul etmeliyiz ki Türkiye’nin gerek uzun vadeli, gerek kısa vadeli fon sağlaması, son dönemlerde ortaya çıkan olumsuz görüntü nedeniyle son derece sıkıntıya girmişti. Bu nedenle öncelikle bu güven ortamının oluşturulması ve sağlıklı duruşun ilk etkisinin CDS’lere yansıyor olması son derece değerlidir. Bu doğru politikalarla birlikte Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in de söylediği gibi önümüzdeki aylarda Türkiye’ye yönelik hızlı bir kaynak akışı beklemekteyiz. Bu fon akışlarının artmaya başlamasıyla beraber, reel sektörün nitelikli finansmana erişiminde de ciddi ve değerli bir iyileşmenin olacağını düşünüyorum. Ama bunun olabilmesi için de bu sağlıklı yönetime duyulan güvenin her kesimden destek alması önemlidir. Bu sınavın şu ana kadar başarılı bir şekilde geçilmesinde Hükümetimizle birlikte en önemli paya sahip olan Merkez Bankamızın Başkanı Sayın Hafize Gaye Erkan’ı ve ekibini tebrik ettiğimi burada özellikle ifade etmek istiyorum. Merkez Bankamızın reel sektörün temsilcileri olarak bizlerle yapılan istişareler sonucu aldığı önemli kararları, bu çerçevede atılan adımlar olarak değerlendiriyor ve takdirle izliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.