Zırhlı amfibi kara araçlarının sudan geçişleri sırasında tamamen yerli kaynaklar ile geliştirilen sevk sistemi kullanılıyor. Sevk sistemi sayesine zırhlı araçlar suda rahat ilerliyor.
Zırhlı amfibi kara araçlarının sudan geçişleri sırasında yerli kaynaklar ile geliştirilen sevk sistemi kullanılıyor. Sevk sistemi sayesine zırhlı araçlar suda rahat ilerliyor. ABD, Kanada ve Norveç’teki rakiplere göre Türkiye’de yerli olarak üretilen sistem fark oluşturuyor. MILPOD markası ile Sevk sistemlerini geliştiren ve bu alanda dünyadaki birkaç merkezden biri olarak faaliyetlerini yürüttüklerini YKSN firması CTO’su Mustafa Alvar, tamamen yerli kaynaklar ile geliştirdikleri sistemler hakkında bilgi verdi.
Sadece savunma sanayinde ve amfibi kara araçlarına yönelik olarak faaliyet gösterdiğini söyleyen YKSN firması CTO’su Mustafa Alvar, “Sevk sistemleri üzerine çalışan bir mühendislik ekibiyiz ve 2017’den bu yana çok niş bir alanda yani sadece amfibi kara araçlarının suda itki sistemleri üzerine uzmanlaşmaktayız. Zırhlı amfibi araçlar bildiğiniz gibi, tekerlekli ya da paletli, ağırlıkları 30-35 tonlara varabilen kara araçlarıdır. Bu araçlar suya girdiği andan itibaren paletleriyle ve tekerlekleriyle neredeyse hiç hareket edemezler ve onları suda götürecek bir sisteme ihtiyaç duyarlar. Biz MILPOD markamız ile her tipte amfibi aracın ihtiyacına yönelik suda sevk sistemleri geliştirmenin yanı sıra hem araçların hidrodinamik performanslarına yönelik analiz faaliyetleri yürütüyor, hem de yardımcı tüm aksesuarları sunarak anahtar teslimi bir servis sunuyoruz” dedi.
“Önemli olan suda güvenle karşıya geçebilmeleri”
Bu araçların çok farklı çeşitleri ve çok farklı operasyonel ihtiyaçları bulunduğunu ifade eden Alvar, “Personel taşıyanları, köprü kurabilenleri, silahları ile yüksek vuruş gücüne sahip olanları veya gemiden denize inerek yüksek hızlarda çıkarma harekâtı yapabilen çok farklı tipleri vardır. Her birinin su içerisindeki ihtiyaçları, güçleri, hızları değişkendir. Farklı güç kaynakları vardır, örneğin mekanik olarak ya da hidrolik olarak sürülebilirler. Bizim için önemli olan onun suya girdikten sonra güvenli bir biçimde istenilen hızda hareket edebilmesini sağlayabilmektir” diye konuştu.
Türkiye’de bu konuda çalışan tek firma olduklarını, bununla beraber yurtdışında da çok az rakipleri olduğunun altını çizen Alvar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amfibi kara araçlarında kullanılan farklı tiplerde sevk sistemleri vardır. Yurtdışındaki rakiplerimizin her biri, yalnızca geliştirdikleri tek tip ürün üzerinde çalışırken, YKSN olarak biz söz konusu olabilecek tüm suda itki sistemlerini ürün gamımızda bulunduruyoruz. Nozullu pervane sistemleri, su jetleri, karışık akışlı jetler ya da pompa tipi jetler bunlardan bazıları Rakiplerimizin amfibi araçlara yönelik özel bir ilgileri ya da uzmanlıkları yok; deniz platformlarına yönelik geliştirdikleri ürünlerini amfibi araçlara uyarlamışlar ve bu hazır ürünleri satma eğilimindeler. Bizi onlardan ayıran temel özellik, “raf ürün” satmıyor olmamız. Her tipte amfibi araca uygun olarak tasarladığımız ürünleri, müşterilerimizin özel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde geliştirmekteyiz. Kendi bünyemizde modüler bir tasarım altyapısı geliştirdik. Dolayısıyla müşterilerimiz herhangi bir raf ürünü almak yerine kendi projelerinin ihtiyaçlarına çözüm bulabildikleri bir tedarikçi ile karşılaşıyorlar ve bu nedenle de bizi tercih ediyorlar.”
İhracat yaptıkları ülkeler hakkında da bilgi veren Alvar, “Avrupa’da İspanya, Slovakya, Ukrayna’ya ek olarak Asya’da Hindistan ve Tayland şu an fiilen çalıştığımız ülkeler, birçok farklı ülke ile de gerçekleşmesi planlanan projeler için görüşmelerimiz devam ediyor” dedi.
“Savunma sanayi, beklentinin çok yüksek olduğu bir sektör”
Aynı zamanda SAHA İstanbul üyesi olan YKSN CTO’su Mustafa Alvar sözlerini şöyle noktaladı: “Kuzey Amerika ve Avrupa’dan rakiplerimiz olmasına rağmen, fiyat avantajı nedeniyle değil, mühendislik gücümüzü esnek ve atik süreçlerimiz ile birleştirerek, müşterilerimizin bu alandaki tüm taleplerine cevap verebildiğimiz için tercih ediliyoruz. Savunma sanayinin yüksek beklentileri vardır, ürün ve proje geliştirme süreçleri uzundur. Konsept tasarımından itibaren içinde yer aldığımız projeler ile analiz, doğrulama, ürün geliştirme, konfigürasyon yönetimi ve lojistik destek dahil olmak üzere öncelikle Türkiye’de hizmet verdiğimiz kara aracı üreticileri, ardından da çözüm ortağı olduğumuz yabancı müşterilerimiz için artık ürünlerimizin kendisini hem çevresel testlerde hem de kalifikasyon testlerinde kanıtlamış olması daha fazla projede adımızın geçmesini sağlıyor. Birçok müşterimizin, katıldıkları fuarlarda araçlarının üzerinde bizim ürünlerimizin yer alması, bilinirliğimize katkı sağlıyor. Bizler de bu alandaki uzmanlığımızı ve entelektüel sermayemizi Türkiye için küresel anlamda ümit vaat eden yeni bir alanda, insansız deniz araçları için dünyada örneği olmayan, inovatif bir sevk sistemi geliştirmek için kullanıyoruz.”
Zöhre Alagöz
*İHA*