Yeniden Refah Partisi Van İl Başkanı Şabu: “Herkesin elini taşın altına koyması lazım”

Yeniden Refah Partisi Van İl Başkanı Nayif Şabu MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerle tokalaşma ve son söylemleri ile ilgili açıklama yaptı. Şabu açıklamasında, “Söz konusu çağrının iyi niyetle yapılmış olması halinde, çözüm olacaksa ve 40 yıllık terör belası sona erecekse, çağrının iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Yeniden Refah Partisi Van İl Başkanı Şabu: “Herkesin elini taşın altına koyması lazım”
VAN
Yayınlama: 28.10.2024
A+
A-

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 1 Ekim Salı günü yapılan açılışında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) sıralarıyla tokalaşmıştı. Bahçelinin DEM Partililerle tokalaşması Türkiye gündemine oturdu. Yeniden Refah Partisi Van İl Başkanı Nayif Şabu’da söz konusu tokalaşmayla alakalı konuştu.  Partisinin Ekim Ayı İl Divan Toplantısında konuşan Şabu şunları söyledi; “Son günlerde kamuoyunu şaşırtan bir açıklama MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’den geldi. Sayın Bahçeli sıra dışı hareket ve açıklamalarıyla gündem oluşturmuştur. Nitekim 1 Ekim Günü TBMM açılışında sürpriz bir şekilde DEM Partisi Milletvekillerinin sıralarına giderek onlarla tokalaşmış, geçen hafta Salı Günü ise Partisinin Gurup toplantısında Abdullah Öcalan’ın tecridinin kaldırılması ve TBMM’de DEM grup toplantısına katılması için çağrıda bulunarak herkesi şaşırttı. Bu çağrı iyi niyetle yapılmışsa 40 yıldır devam eden terör belasında milletimizi kurtaracak ülkemizin huzur, güven ve kardeşliğine zemin hazırlayacak ise bu çağrıyı herkesin çok iyi değerlendirmesi, elini taşın altına koyması lazım diye düşünüyorum. Taşın altına el koyma olayı ise  “ Zamanın birinde Padişahın biri yolun ortasına taş koyar ve gelen gideni takip eder. Veziri oradan geçerken bu taşı kaldırmak için padişah ile görüşelim bir ekip oluşturalım diye düşünür. Komutan oradan geçerken, bu taşı kim koymuşsa Vezire söyleyelim ona ceza verelim diye düşünür. Şair oradan geçerken taşa şiir yazalım diye düşünür, bir köylü ise sırtındaki yükü ile oradan geçerken taşı görüyor ve öylece bırakıp gitmek elinden gelmiyor. Yükünü bir kenara bırakıp, ağır olan bu taşı sağa sola çekerek yolun ortasından kaldırıyor. Bir de bakıyor ki taşın altında bir kese altın ve bir de not çıktı. Not Padişah tarafından yazılmış; bu altınlar, elini taşın altına koymayı becerenler içindir. Ama gerçek şudur ki; insanlar yollarının üzerindeki taşları, kalplerindeki taşları, akıllarındaki taşları, hayatlarındaki taşları ayıklamadıkları sürece güzelleşemiyorlar. Eğer şehirler güzelleşecekse, mekânlar güzelleşecekse, insanlar güzelleşecekse yollarının üzerindeki taşların kaldırılması elzemdir.” Şimdi anlatılan hikâyeyi Sayın Bahçeli’nin açıklamasına ve gündeme uyarlayacak olursak; Sayın Bahçeli’yi bu açıklamaya mecbur bırakan sebep ve müsebbipleri de yine kendileri açıklaması gerekmektedir. Eğer bu toplum yoruldu, halkımız büyük bedeller ödedi, 40 yıldan beridir 40.000 yakın Asker, polis, kurucu ve halkımızın şehit edildiği 100 milyarlarca ekonomik kayba sebebiyet veren bu belanın ülkemizde son bulması, ayrıca bu zihniyetin artık değişmesi lazım diye düşünüyorsa doğru düşünüyor. Sorunlarını çözmeye cesaret edemeyen devletler, sorun çözemez ama sürekli sorun üretirler. O halde bu çok doğru bir tespit, ancak sormazlar mı insana 40 yıldır neredeydiniz. 1984 yılından beri bu duruma son verilmesi, Siyonist dış odakların oyununu bozmak için niçin 40 yılı beklediniz. Amerika ve İsrail geliyoruz demeden onların ellerini güçlendirecek bu oyunu neden zamanında bozmadınız. 40 yıldan beridir kimin ne sorunu derdi varsa demokratik bir özgürlükle anlatsın ve ortak bir çözüm bulunsun diye neden bu günü beklediniz. Sorunlarımızı Milli ve Manevi değerlerimizin temelinde çözelim diye neden bu kadar geç kalındı. Sorunların üstünü kapatıp yok sayarak sorunlar çözülmez ve bu zihniyetle de sorun çözülmüş olamaz. Zira bizim ecdadımız, kadim değerlerimiz insanı ihya ve ıslah etmeyi ölçü almış bin yıl boyunca Türk, Kürt, Alevi ve Sünni demeden herkesi eşref-i mahlûkat olarak kabul edip huzur ve güven içinde bir arada yaşatmıştır. Hiç bir ırkın diğer ırktan üstünlüğünü kabul etmemiş, üstünlüğün Takva ’da olduğu şuurunu halkına vermiştir. Zira Mümin müminin kardeşidir ve müminler birbirini sevmedikçe iman etmiş olamaz, iman etmedikçe de cennete giremez diyen bir medeniyetin mensuplarıyız. Son olarak diyoruz ki; 50 yıldan beridir Milli Görüşün Lideri Merhum Erbakan Hocamız, Siyonistlerin plan ve hedeflerinin Türkiye olduğunu Ortadoğu’da Büyük İsrail Devletinin Kurulması, Emperyalist güçlerin, ülkemizi istila etme stratejileri olduğunu söylerken kimi çevreler Erbakan Hoca hayal görüyor, böyle bir şey olmayacak diye karşı çıkıyorlardı. Şimdi ise Erbakan Hocamızın ne kadar haklı olduğunu yaşadığımız olaylarla tek tek ortaya çıkıyor. Bu nedenle diyoruz ki bu milletin ve iki milyarlık İslam Âleminin kurtuluş reçetesi İslam kardeşliğidir. Hak, hukuk, adalet ve hakkaniyeti içinde bulunduran adil düzendir. Avrupa’nın sapkın zihniyetinden bir an evvel milletin kurtulmasıdır diyor; huzur, barış ve kardeşliğin ülkemize hâkim olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum”.

 

Kaynak: BÜLTEN

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.