Son yıllarda yapay zekâ konusunda yapılan çalışmalar ve elde edilen başarılar sayesinde bu teknolojinin pek çok sektörde farklı uygulamaları hızla yaygınlaşıyor. Peki, gelecek yıllarda üretken yapay zeka karşısında Türkiye’yi neler bekliyor?
Üretken yapay zekâ iş süreçlerini otomatikleştirerek verimliliği artırmanın yanında personelin daha stratejik görevlere odaklanmasına imkân tanıyor. Ayrıca gelişmiş dil modelleri aracılığıyla doğal dilde etkileşim sağlama ve karmaşık görevleri gerçekleştirme yeteneği, işletmelerin müşteri hizmetlerinden veri analizine kadar üretken yapay zekâyı geniş bir yelpazede kullanılmasını mümkün kılıyor. Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, üretken yapay zeka ile ilgili merak edilenleri Elips Haber’den Şevval Dalgıç’a anlattı.
Üretken yapay zekanın çalışma biçiminden bahseden Kırık, “Üretken yapay zeka, genellikle insan yaratıcılığını taklit eden veya genişleten sistemlerdir. Bu sistemler, genellikle büyük miktarda veri toplar ve analiz eder, ardından bu verileri kullanarak öğrenme algoritmalarıyla eğitilir. Örneğin, bir metin üretme modeli, geniş bir metin veri seti üzerinde eğitilerek yeni metinler oluşturabilir. Eğitimden sonra, model yeni içerikler üretir ve bu içerikler genellikle insanlar veya belirlenen kalite kriterleri tarafından değerlendirilir. Değerlendirme sonucunda, geri bildirimler kullanılarak modelin iyileştirilmesi ve daha iyi içerikler üretilmesi sağlanır. Bu süreç, resimler, müzikler, yazılar gibi çeşitli yaratıcı alanlarda kullanılabilir ve sürekli olarak geliştirilmektedir” dedi.
Kırık, yapay zeka karşısında Türkiye’yi bekleyen gelişmeler hakkında ise şunları söyledi: “Üretken yapay zeka, Türkiye için birçok fırsat ve zorlukları beraberinde getiriyor. Öncelikle, üretken yapay zeka teknolojileri, sanat, tasarım, müzik, yazılım ve diğer yaratıcı endüstrilerde önemli yenilikler ve verimlilik artışı sağlayabilir. Yaratıcı sektörlerin büyümesi ve uluslararası rekabet gücünün artması muhtemeldir. Ancak, bu teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte, işgücü yapısında ve istihdam modelinde değişimler yaşanabilir. Bazı geleneksel işler otomatikleştirilebilir veya değişebilirken, yeni becerilerin talebi artabilir. Dolayısıyla, yetenekli işgücü yetiştirmek ve mevcut çalışanları dönüştürmek için eğitim ve yeniden eğitim önemli olacaktır. Ayrıca, veri gizliliği, etik ve yapay zeka kullanımının düzenlenmesi gibi konularda uygun politika ve düzenlemelerin oluşturulması gerekecektir. Türkiye’nin üretken yapay zeka alanında sağlam bir altyapı oluşturması ve bu teknolojileri etkin bir şekilde kullanması, rekabet gücünü artırabilir ve ekonomik kalkınmayı hızlandırabilir. Ancak bu süreçte dikkatli bir şekilde yönetilmesi gereken birçok zorluk ve fırsat bulunmaktadır.”
Üretken yapay zekanın oluşturacağı olumsuz davranışlar ve bunlar karşısında alınacak önlemleri sıralayan Kırık, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Üretken yapay zeka teknolojisinin olası olumsuz etkileri, işgücü yapısındaki değişimler, iş kayıpları ve yanlış üretim gibi durumları içerir. Bu teknoloji, bazı geleneksel işlerin otomatikleştirilmesi veya makine tarafından yapılabilir hale gelmesiyle birlikte belirli sektörlerde işsizlik artışına neden olabilir. Ayrıca, üretken yapay zeka sistemlerinin yanlış veya hatalı üretimler yapma potansiyeli bulunmaktadır, bu da kalite ve güvenlik endişelerini beraberinde getirebilir. Örneğin, sahte içeriklerin üretilmesi veya yanıltıcı bilgilerin yayılması gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu olumsuz etkileri önlemek ve riskleri azaltmak için çeşitli önlemler alınabilir. Öncelikle, eğitim ve yeniden eğitim programları düzenlenerek insanların yeni teknolojilere uyum sağlaması ve yeni beceriler kazanması teşvik edilmelidir. Yine, etik kurallar ve düzenlemeler oluşturularak üretken yapay zeka sistemlerinin etik kullanımı teşvik edilmeli ve kötüye kullanımı önlenmelidir. Veri güvenliği ve gizliliği ön planda tutulmalı, hassas verilerin korunması ve gizliliğinin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Bununla birlikte, toplumsal katılım ve şeffaflık da önemlidir; üretken yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanımı sürecinde toplumun ve paydaşların katılımı sağlanmalı ve süreçler şeffaf bir şekilde yönetilmelidir. Bu önlemler, üretken yapay zeka teknolojisinin olası olumsuz etkilerini azaltmaya ve toplumun bu teknolojilere daha güvenli bir şekilde adapte olmasına yardımcı olabilir. Ancak, bu süreçlerin etkin bir şekilde uygulanması ve sürekli olarak gözden geçirilmesi önemlidir.”
Kaynak: www.elipshaber.com