Temmuz Dergisi’nin Haziran sayısı önemli bir sinema ustası olan Salih Diriklik’e ayrıldı. Özel içeriğiyle 120 sayfa olarak basılan Temmuz’da araştırma inceleme yazıları, şiir, deneme ve öykü türünde eserler yer alıyor.
55. sayının sayfaları “Tarifi Olmayan Şeydir Acı” isimli giriş yazısıyla aralanıyor ve okuyucu yaranın tarihine doğru bir yolculuğa davet ediliyor. Peren Birsaygılı Mut bu sayıda “Dile Gel Ey Gazze” başlığı altında gündemden mülhem Gazze’nin direnişini, dirilişini, kararlılığını ve iradesini sert vurgularla hatırlatıyor. Murat Güzel, “Şiir Okuma Günlüğü” adlı, emek mahsulü çalışmasını bu sayıda da devam ettiriyor. Mehmet Mortaş ise bu sayıda “Kırık Kelimelerden Sızan Acılar” isimli denemesiyle yer alıyor. Haziran sayısında Oktay Altın tarafından çevirisi yapılan Nuri el-Cerrah imzalı “O Küçük İnsan Dağı – Sabra ve Şatilla Katliamından Bir Sayfa – 17 Eylül 1982 Günü” başlıklı, acılarla dolu sahici bir tanıklığın satırlara kazındığı çarpıcı bir yazı da yer alıyor. Haziran sayısında birçok güzel şiir de yer alıyor. Bu sayıya şiirleriyle katkı sunan şairler: Nuri el-Cerrah (çev. Mehmet Hakkı Suçin), Hikmet Kızıl, Abdulhamit Türk, Mehmet Çelik, Ahmet Tepe, Sıddıka Zeynep Bozkuş, Mustafa Nihat Ağacıkoğlu, Necati Atilla Soykan. Temmuz’un Haziran sayısında öykü türünde de farklı hikâyeleri okuyucuyla buluşturan metinler yer alıyor. Bu sayıda öyküleriyle dikkat çeken isimler: Sadık Koç, Mustafa Uçurum, Muhsin Küllüoğlu, Irmak Güneş.
Sinemanın Müslüman Duruşlu Sakin Gücü
Dr. Salih Diriklik Temmuz Dergisi, 25 yıl önce sinemayı bırakıp uzlet köşesine çekilen önemli sinema insanı Salih Diriklik’i, hazırladığı “Sinemanın Müslüman Duruşlu Sakin Gücü Dr. Salih Diriklik” başlıklı bir özel sayı ile okuyucuya hatırlatma çabası içine giriyor. Diriklik, yarım asır önce, henüz yirmili yaşlarının başında, Birleşen Yollar filmi üzerine yayınladığı yazı vesilesi ile Yücel Çakmaklı’nın asistanlığını yaparak profesyonel anlamda sinema dünyasına adım attı. Sinematek, Türk Film Arşivi gibi devedişi kuruluşların bulunduğu bir zaman diliminde öncülük ettiği MTTB Sinema Kulübü bünyesinde faaliyetler yürüttü. birçok önemli ismin senarist, yönetmen, sanat ve görüntü yönetmeni olarak sinema dünyasına adım atmasına vesile olan hem de düzenlediği açıkoturumlarla İslami duyarlıklı sinema meselesine devrin en önemli isim ve kuruluşlarının dikkatini çekerek gündeme yerleştiren ve ilk sinema kitabını da yazan Salih Diriklik yönetmen olarak ilk uzun metrajlı filmi olan Gençlik Köprüsü’nü o günlerde çekti.Tıp fakültesinden mezun olmasına rağmen sonraki yıllarda da İslami endişeleri yansıtma uğruna sinemada dikenli, zahmetli bir yolculuğu göze alarak yaptığı film ve dizilerle “Müslüman duruşlu rafine bir sinema adamı” olduğunu ispat eden Diriklik, Fleşbek kitabı ile İslami endişeye sahip yapımların kendilerine yer bulamadığı taraflı sinema tarihi kitaplarına gerçek bir alternatif oluşturdu. İdealist sinema insanı Salih Diriklik, yıllar içinde çektiği filmler, TV dizileri ve belgesellerle Milli Sinema akımının önemli simalarından, kendi tabiriyle İslami duyarlılıklı filmlerin en etkili teorisyenlerinden biri haline geldi. Sinema uğraşısının son yıllarında çektiği Danimarkalı Gelin dizisi çok tartışıldı, çok konuşuldu. Prensip sahibi oluşu, titizliği, nezaketi, çalışma disiplini ve tavizsiz duruşu ile tanınan, sinemaya dair yayınladığı inceleme ve araştırma kitapları bugün hala akademik araştırmalara referans olan Salih Diriklik, uzun yıllardır sürdürdüğü sessizliğini Temmuz Dergisi için sonlandırırken, Özel Sayı editörü Mustafa Kayapınar’la yaptığı uzun ve çok yönlü söyleşide “Dini hassasiyete sahip insanların film çekemeyeceğini, iyi sinemacı olamayacağını kimse iddia edemez. Ama önemli olan, piyasanın içine girince o şartlara ne kadar, ne oranda direnç göstereceği ve başlangıçtaki dini hassasiyetini ne düzeyde devam ettirebileceğidir.” diyor. Dergiye Katkıda bulunan Hüseyin Akçalı’da
Salih Diriklik ağabey, sakin bir insan ve sineması da sakin bir güçtü
Sinemasal anlatımı duru, doğal, abartısız, temiz ve iddialı sakin ve olağan doğaldı. Filmlerinde, anlatımında bir uyum, bir kafiye vardır adeta! Koltuğunuzda oturup seyrederken sizi hiç bir şey rahatsız etmez, kareler akıp gider. Hikayelerinde adeta mantık hakimdir. Mantıklı bir anlatımı söz konusudur. Ağırbaşlı, sakin, bilge bir sinemacı idi dr ağbimiz! Flaşbek kitabında bizler, İslami duyarlıklı sinema yapanlar için der ki Salih Ağbi, “eğer ki başkaları daha büyük imkanlar sağlıyor ve bizim sinemacılarımız bu davadan ayrılmayıp, İslami milli sinema eserleri vermek için çabalıyorsa” Bu söze, bu iltifata tabi olmak kendim için, arkadaşlarım için büyük sorguda inşallah hanemize yazılır! Salih agbi, bizim 3.nesil sinemacı kuşağının ağbisidir. Sakin, gözü tok, davasını her daim savunan bize de örnek olan bir insandır. Allah ondan razı olsun!
Kaynak : İHA