CHP’li Özgür Özel, “seçim sonuçlarını yenilgi olarak görmeyenler nedeniyle parti tabanında öfke olduğunu” söyledi. CHP’de süratle devrim gerçekleşmesi gerektiğini vurgulayan Özel, İmamoğlu’nun da İBB Başkanı adayı olmasını istedi.
CHP Grup Başkanı Özgür Özel, seçim yenilgisinin ardından “değişim” seslerinin yükseldiği partisiyle ilgili dikkati çeken değerlendirmelerde bulundu.
“Değişim” taleplerini bir kişiye indirgemenin doğru olmadığını anlatan Özel, yeni örgütlenme modeli önerdi.
Cumhuriyet gazetesine konuşan Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Değişim, lideri de kapsamalı” yönündeki çıkışına “Değişim talebinin lideri, başta genç ve kadın üyelerimiz ile CHP gönüllüleridir” karşılığını verdi. Özel ayrıca, İstanbul’da en yüksek oyu alabilecek adayın ise İmamoğlu olduğunu söyledi.
“BU SONUCU YENİLGİ OLARAK GÖRMEYENLER…”
“Bu sonucu yenilgi olarak görmeyenler tabanımızın ve örgütümüzün hissiyatını da anlamıyor demektir” diyen Özel, CHP tabanında duygusal kopuşun tetiklendiğini söyledi. Özel, şöyle devam etti:
“Bugüne kadar partimizin almış olduğu en ağır yenilgilerde dahi, baraj altında kaldığımızda bile yaşanmamış bir öfke söz konusu. Bu durumun yok sayılması partimizin geleceğine ve yaklaşan yerel seçimlere ilişkin kaygılarımızı artırıyor. Tabanımızın hissiyatını anladığımızı tabanımıza hissettirebilirsek, bu travmadan kurtulup ayağa kalkarak birlikte yeni bir mücadele başlatabiliriz.”
“SÜRATLE DEVRİM SÖZ KONUSU”
CHP örgütlerini, partiye yakın sivil toplum örgütlerini ve CHP üyelerini sabırla dinlemek gerektiğini vurgulayan Özel, şöyle devam etti:
“Elbette ilçe ve il kongrelerinin yapılması belli olanaklar sağlayacaktır ancak seçim atmosferi sağlıklı tartışmalara engel olabilir, bu durumda üyelerimizle danışma kurullarını özel gündemle toplamak, eleştirilerini ve önerilerini almak, içinde bulunduğumuz krizi çözmenin, travmayı atlatmanın ve önümüze yeni bir yol haritasını birlikte koymanın yollarını aramalıyız. Bunları yapmak yerine tabanın ve üyenin tepkisini yok sayarsak, bu onarılmaz sonuçlar doğurabilir. Cumhuriyet Halk Partisi, olması gerekenin çok altında üye sayısına sahip. Üyeyle bağımızı kongre salonlarına sıkıştırmamalıyız, doğal tabanlarımız olan sendikalarla, sivil toplum kuruluşlarıyla, toplum kesimleriyle bağlar kurmamız gerekiyor. Partimizin üyeleriyle 81 ilde ve neredeyse tüm ilçelerde, sadece Edirne, Antalya, İzmir’de değil, Muş’ta, Iğdır’da, Kilis’te, Rize’de, Kayseri’de, Diyarbakır’da hem partililerimizle birlikte çalışmış, hem vatandaşın partimize ilişkin görüş ve eleştirilerini dinlemiş birisi olarak, birtakım reformları ve devrimleri süratle yapmak zorundayız.”
GÖRÜNTÜLERİ SIZDIRILAN GİZLİ TOPLANTI
Özgür Özel, kendisinin de katıldığı, İmamoğlu liderliğinde yapılan değişim temalı Zoom toplantısıyla ilgili olarak, “Bu toplantının sızdırılmasının ardından Genel Başkanımızla görüşmelerim oldu, ancak bu toplantı özelinde bir konuşma yapmadık” dedi.
“Bir lider görevi ne zaman bırakmalı” sorusunu yanıtlayan Özgür Özel, “Bugünlerde dönem sınırlaması çok tartışılıyor. Bunun olmasının partiye bir dinamizm katacağını değerlendiriyorum. Dönem sınırlaması ölçülebilir, kanıta dayalı bazı koşullar tarif edilerek, mutlak başarı şartıyla istisnaya tabi tutulabilir. Ayrıca bir liderin, partisini iktidara taşıyamayacağına, büyütemeyeceğine inandığı anda görevini bırakması en doğal demokratik beklentidir” yanıtı verdi.
Kurultay’ın 29 Ekim’de olmasını öneren CHP’li Özel, “Kılıçdaroğlu aday olmalı mı?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Genel başkan; aday olsun ya da olmasın, ismi geçenler aday olsun olmasın, Cumhuriyet Halk Partisi, parti içi demokrasi açısından örnek bir süreç işletmek zorunda. Birbirine düşmüş, kavga eden, sevenlerini üzüp, düşmanlarına keyif veren bir süreç yaşanmamalı. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’ye önerdiği demokrasiyi kendi içinde yaşadığını büyük bir özgüvenle gösterebilmeli. Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizde liderini çoklu yarışla seçebilen tek parti. Bu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir eksikliği değil, rakiplerine karşı en önemli üstünlüğü. Partimiz, rakiplerini hain, terörist, sapkın ilan eden anlayışın aksine, farklı hissedenlerin ve düşünenlerin, yönetenler kadar kendisini ifade edebildiği, propaganda imkanlarından yararlanabildiği, en özgür ortamda, en eşit koşullarda yarışabildiği bir parti olarak rakiplerinden ayrışmalıdır.”