Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Meclis Genel Kurulu’nda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Kararı ile Orta Afrika Cumhuriyeti’ne Türk Silahlı Kuvvetlerinin Gönderilmesinin 1 Yıl Daha Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin bilhassa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiğinden beri takip ettiği küresel siyaset; Ankara merkezli bakış açımızla insanı temel alan, barışçıl ve adil politikalarımızla bütün mazlum coğrafyaların umudu olmuştur” ifadelerini kullandı.
Özdemir, Orta Afrika’nın barış ve istikrarına katkı sağlayacak olan Birleşmiş Milletler misyonuna destek sunmanın ülkemiz açısından taşıdığı anlam ve öneme vurgu yaptı. Konuşmasına İsrail’in, Gazze’de yürüttüğü askeri operasyonları kınayarak başlayan Özdemir; “İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı ve meşru müdafaa kapsamının dışına çıkan, daha da ileri giderek insanlık suçu sayılacak gelişmelere sebebiyet veren eylemleri derhal durdurulmalıdır” dedi. Filistin ve İsrail arasında barış görüşmeleri ortamının süratle inşa edilmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir; “Ortadoğu’nun temel sorunu kabul edilen meselenin kalıcı çözümü için bağımsız, egemen, siyasi ve toprak bütünlüğünü tescillemiş, 1967 sınırları dâhilinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin tanınması gerekir” diye ekledi. Afrika kıtasının kültürel birikimi, doğal zenginlikleri ve artan potansiyeli ile 21. yüzyılın yükselen değeri olarak öne çıktığına değinen İsmail Özdemir, uzun yıllar boyunca Avrupalı devletlerin sömürgesi altında kalan Afrika ülkelerinin bağımsızlıklarını kazandıktan sonra da sömürgeci yaklaşımla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Özdemir, ABD, Rusya, Çin, Fransa gibi ülkelerin kıta genelinde altyapı yatırımlarını artırma, yeni askeri üsler kurma ve siyasi ilişkileri geliştirerek kendilerine yeni pazarlar oluşturma gayreti içerisinde olduklarından bahsetti. Son dönemde Afrika’da yaşanan askeri darbelere dikkat çeken Özdemir; “1950 yılından itibaren Afrika’da toplam 108 darbe gerçekleşirken, 112 darbe girişimi yaşanmıştır. 2020 yılından itibarense 7 ülkede 8 darbe gerçekleşmiştir” dedi. Afrika’da son dönemde yaşanan askeri darbelerle ilgili üç önemli konunun dikkat çektiğini belirten İsmail Özdemir; “Bunlardan ilki darbelerin yaşandığı ülkelerin Sahel Bölgesi olarak adlandırılan kuşakta bulunması ve zengin kaynaklara sahip olmasıdır. Dolayısıyla sömürge dönemlerini tecrübe etmiş ülkelerin tamamında bir uyanış ve milli egemenliği tesis etmeye yönelik arayışın olduğu anlaşılmaktadır.
İkincisi ise aynı ülkelerin neredeyse tamamının eski Fransız sömürgeleri olmalarıdır. Bu haliyle Fransa’ya karşı Afrika’dan yükselen tepkiler dalga dalga yayılmış ve halen de sinsi planlarla aynı ülkeleri sömürmeye devam eden Fransa’ya karşı artık aynı ülkelerin daha fazla tahammül etmeyecekleri görülmüştür. Üçüncüsü ise her ne kadar darbelerin yaşandığı ülkelerde sömürü düzenine karşı bir başkaldırı görülse de aynı zamanda küresel bir paylaşım savaşının yaşanıp yaşanmadığı hususudur” ifadelerini kullandı. Özdemir, önemli bir potansiyele sahip olan Afrika’nın uluslararası platformlarda hakkaniyetli şekilde temsil kabiliyetine erişebilmesinin adil bir yaklaşım olacağını belirtti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin sadece üç üyesinin Afrika ülkelerinden oluştuğuna ve karar mekanizmasında gerekli etkiye sahip olmadığına vurgu yapan Özdemir; “Ülkemizin ısrarla Birleşmiş Milletler’in mevcut yapısıyla adil bir düzeni sağlayamadığı gerçeğinden hareket ederek üzerinde durduğu ’Dünya 5’ten Büyüktür’ şiarının Afrika ülkeleri nazarında ilgi, dikkat, takdir ve destekle karşılanmasının asıl nedeni de burada aranmalıdır” dedi. Afrika ile ilişkilerini tek taraflı kazanç anlayışıyla sürdürmeye çalışan ülkelerin, iktidarlara baskı uygulamaya yönelik politikalar geliştirme gayreti gösterdiklerine değinen Özdemir; “Türkiye, tam da bu noktada dünyanın geri kalanından ayrışmaktadır. Afrika siyasetimiz insanı temel alan, kazan-kazan anlayışıyla, karşılıklı saygı ve birlikte kalkınmaya yöneliktir” ifadelerini kullandı.
Afrika ile ekonomik ilişkilerimiz her geçen gün ileri seviyelere taşınmaktadır
MHP’li Özdemir, Türkiye ile Afrika arasındaki ekonomik ilişkilerin her geçen ileri bir seviyeye taşındığını ifade etti. “Kıta’yla olan ticaret hacmimiz 2022 yılı itibarıyla 40,7 milyar dolara ulaşırken, doğrudan yatırımların değeri ise 6 milyar doları geçmiş durumdadır” diyen Özdemir, Afrika’ya yatırım yapan Türk şirketlerinin 100 bin istihdam sağlayarak bölge ekonomisine önemli katkılar sağladığını belirtti. Ayrıca Türkiye’nin, Afrika ülkelerinde temsilcilik açılmasına da ayrı bir önem verdiğine değinen Özdemir, kıta genelindeki Büyükelçilik sayısının 44’e Türkiye’de temsilciliği bulunan Afrika ülkelerinin sayısının ise 38’e ulaştığını ifade etti. Meclis gündeminde bulunan tezkereyle, Orta Afrika’nın barış ve istikrarına katkı sağlayacak olan Birleşmiş Milletler misyonuna destek sunmanın Türkiye açısından taşıdığı anlam ve önemin açıkça görüldüğüne değinen Özdemir; “Görev gücü çerçevesinde sivillerin korunması, silahlı çatışmalardan etkilenen kadın ve çocuklar için özel yardım ve koruma imkânlarının sağlanması, ülkedeki geçiş sürecinde siyasal hayatın işleyişine ve devlet otoritesinin tesis edilmesinde katkı sağlanması, ülkenin toprak bütünlüğünün korunması gibi alanlarda ülkemizin uzun yıllardan bu yana Orta Afrika Cumhuriyeti’ne destek vermesi, ilişki ve işbirliği imkânlarımızın en yüksek seviyede devam etmesini sağlayan ana faktörlerdendir” ifadelerini kullandı.
Afrika kazanacak, Afrika’yla beraber Türkiye de kazanacak
MHP’li Özdemir, Orta Afrika ile beraber, çok uluslu yapılara verilen destek ile Türkiye’nin Afrika konusundaki samimiyetinin daha iyi anlaşıldığını belirterek; “Türkiye, Afrika’nın kalkınmasına her türlü desteği vermeye bu haliyle devam etmelidir. Nihai olarak Afrika kazanacak, Afrika’yla beraber Türkiye de kazanacaktır” dedi. Afrika’yı en çok ziyaret eden devlet başkanları arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk sırada yer aldığına değinen İsmail Özdemir, Türkiye’nin küresel siyasetiyle ilgili olarak; “Türkiye’nin bilhassa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiğinden beri takip ettiği küresel siyaset; Ankara merkezli bakış açımızla insanı temel alan, barışçıl ve adil politikalarımızla bütün mazlum coğrafyaların umudu olmuştur” ifadelerini kullandı.
*İHA*