Müslüman toplumlarda her türlü ahlaksızlık ya hiç bulunmamalıydı ya da olsa bile küçük ölçeklerde gözlenmesinden rahatsız olunmalıydı. Her ümmetin tek tek helakine sebep olan “peygamberlerini yalanlamaları, kibirli davranmaları, adaletsizlik yapıp zulüm, sapıklık ve sapkınlıkta aşırı gitmeleri, putlara tapmaları ve Allah’a isyan etmeleri” gibi kötü tasarruflar maalesef günümüzde Müslümanlar arasında neredeyse topyekûn yer almaktadır. Peki, ne oldu da çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu toplumumuzda her türlü ahlaksızlık yaygınlık kazanmış durumda?
Elbette bunun pek çok sebebi var. Fakat hatalarımızdan bazılarını dikkatlerinize sunmaya çalışacağız.
Her türlü ahlaksızlığı yapayım, fakat aynı zamanda Müslümanda kalabileyim. Bunu yazınca da şöyle bir hikâye aklıma geldi. Ağanın biri hacca gitmiş. Normalde ağaların halk içerisinde şanına yakışan bir şapkası olur. Bu şapkanın düşmesi ağalığa halel getirir. Neyse ağa hacdan döndüğünde diğer hacılar gibi başına takke takmalı veya sarık bağlamalı. Fakat böyle yapınca da ağalık şapkası düşmüş olacak. Şapkasını elinden bırakamayan ağa, çözümü sarığı beline bağlamakta görür. “Ağam bu ne hal, neden sarığı beline taktın?” denildiğinde ağa: “Öyle yapmazsam hacdan geldiğim nasıl anlaşılır?” diye çıkışır. Günümüz Müslümanı da bir nevi böyle. İslam’ın yasakladığı şeyleri yapmazsa istediği yaşam tarzı ortadan kalkacak. Dolayısıyla bunları terk edememekte, fakat Müslüman görüntüsü de vermek durumunda.
Böyle giderse iflah olamayacağımızın basit bir örneği daha: Geçenlerde ülkemizin meşhur markalarından birinin mağazasına girdim. Ürünler indirime girmişti. Bir ürünün etiketine baktım 124 TL. Etiketteki bir önceki satış fiyatına baktım 300 TL’ye yakın. İlk satış fiyatı 500 TL civarında. İlkin 500’e satılan gömlek 5 ay sonra 124 TL’ye satıyor ve hala kâr ediliyor. Yine benzer bir mağazada indirim olduğunu duyduk. İhtiyaçlarımızı karşılamak için inceledik. (İsrail malı olmayan mezkûr ürünleri) aldık. Geçen hafta 4000 TL civarında satılan bir ürün 1000 TL’ye düşmüştü. Ve bu firma hâlâ kâr etmekteydi. Düşünün nasıl aldatıldığımızı. Bu nasıl enflasyon, normalde fiyatlarda zaman içerisinde artma gözlenmesi gerekmez miydi?
Anlaşılan denetleme mekanizmasını kaybetmişiz. İmanımız bizi denetlemeli iken bu denetleme mekanizması dumura uğramış. Biyolojik anne-baba olmaktan ne zaman kurtulacağız acaba? Ne zaman Kur’ân’ı, sünneti, ahlakı, erdemi ve bunlara göre davranıp bunlara göre syaşamayı çocuklarımıza öğreteceğiz? “İnananların gönüllerinin Allah’ı anması ve ondan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha gelmedi mi?” (Hadîd, 57/16) Demek ki problem iç-dış, iman-amel, kabuk-öz çatışması, söylem ile eylem uyuşmazlığı. Zorunlu olarak akla şu ayet geliyor: “Ey iman edenler neden yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?” (Saff, 61/2)
27.04.2024
Doç. Dr. Mustafa Harun KIYLIK