Türkiye’de hukuki gelişmeleri, yargı sisteminin işleyişini ve kurumların performansını adli istatistiklerle analiz ederek geniş bir perspektif sunmayı amaçlayan Hukuk İzleme Raporu, bu yıl “hukuk ve ekonomi” temasıyla kamuoyuna tanıtıldı.
İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi’nin (TODAM) Alan İzleme Raporları Projesi kapsamında hazırladığı Hukuk İzleme Raporu, “hukuk ve ekonomi” temasına odaklandı. Rapoda, hukuk ve ekonomi ilişkisi, ekonomik değişimlerin vergi hukukuna etkisi, dijital ekonomi ve veri güvenliği, bankacılık ve finans kurumları gibi konuları ele alınıyor. Rapor, hukuk alanını sosyoloji ve iktisat başta olmak üzere disiplinler arası bir yaklaşımla değerlendirerek 2022 yılı hukuk bilançosunu ortaya koymayı amaçlıyor.
Hukuk sadece yargısal sürece indirgenerek tanımlanmamalı
Hukukun sadece yargısal sürece indirgenerek tanımlanamayacağını ifade eden Hukuk İzleme Raporu Editörü Av. Ahmet Sait Öner rapora dair açıklamalarda bulundu:
“Hukuk, ülkenin gündeminde her zaman kendine yer bulan, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren ve yaşamın her boyutunda etkisi hissedilen bir alan. Aynı zamanda sadece yargısal sürece indirgenerek tanımlanamaz ve ekonomik, psikolojik, sosyolojik süreç ve dinamiklerle de ilintili. Bu nedenle raporu hukuk alanını bütüncül bir perspektifle ele alarak disiplinlerarası bir yaklaşımla hazırladık. Raporda adalet bakanlığı, yargı sistemi, kamu kurumları, barolar, hukuk eğitimi, göç idaresi, Türkiye’nin AİHM’deki görüntüsü ve uluslararası ile mukayesesi gibi birçok konu veri temelli bir şekilde analiz edildi.”
Türkiye’de hukuk hizmetine talep her geçen gün artıyor
Raporda, Türkiye’de hukuk hizmetine talebin her geçen gün arttığı ifade ediliyor. Bu talep doğrultusunda ilk derece mahkemelerindeki dosya sayısının her geçen yıl yükseldiği ve oluşan dosya yoğunlukları nedeniyle bir dosyanın ortalama görülme gün sayısının etkilendiği belirtiliyor. 2022 yılı Anayasa Mahkemesi’ne gelen bireysel başvurulardaki ihlal kararlarının hak ve özgürlüklere göre dağılımında makul sürede yargılanma hakkının birinci sırada olduğu ve ihlal kararlarının % 80’ini oluşturduğu vurgulanıyor.
Son 8 senede avukat sayısının 2 katına çıkmış olması avukatlık meslek piyasasını olumsuz etkiliyor.
Rapora göre, son 8 senede avukat sayısının 2 katına çıkmasının avukatlık meslek piyasasını olumsuz etkilediği değerlendiriliyor. 2014 yılında 86.918 olan avukat sayısının, 2022 yılında 174.553’e yükseldiği ve bu artış neticesinde Türkiye’de 100.000 kişi başına düşen avukat sayısının Avrupa ülkeleri ortalamasının üzerine çıktığı belirtiliyor. Ancak mevcut avukatların %46’sının 0-5 yıl kıdeme sahip olduğu düşünüldüğünde son yıllardaki bu artışın tartışılmaya değer bir husus olduğu ifade ediliyor.
Ekonomik belirsizlikler hukuki güvenliğe zarar veriyor
Raporda, ekonomik belirsizliklerin hukuki güvenliğe zarar verdiği dikkat çekiliyor. Ekonomik düzenin sarsılması, hukuk düzenini sarsmakta ve hukuki öngörülebilirliği azalttığı belirtiliyor. Bu bağlamda ekonomik düzenin tesisi ve normalleşmesinin hukuki düzenin teminatı işlevini göreceği vurgulanıyor. Yüksek enflasyonun hukuki alanda oluşturduğu olumsuz neticeler bu durumun en iyi örnekleri olarak gösteriliyor.
Ceza Mahkemeleri dosyalarında zirve “mal varlığına yönelik suçlar”
Raporda, 2022 yılında Ceza Mahkemeleri dosyalarında “mal varlığına yönelik suçlar”ın birinci sırada yer aldığı belirtiliyor. Bu durumun hukuk-ekonomi ilişkisi açısından dikkat çekici olduğu ifade ediliyor.
Konut krizi ve kira uyuşmazlıklarınızdaki %25’lik üst sınır etkili olmuyor
Rapora göre, yüksek enflasyon sebebiyle konut kiralarının artışına ilişkin %25’lik üst sınırın, sulh hukuk mahkemelerinde ciddi oranda iş yükü artışına neden olduğu belirtiliyor. Aynı yaklaşımla artış oranı üst sınırının yeniden %25 olarak belirlenmesinin, 2023 yılı içerisinde sorunu daha da derinleştirdiği ve yargısal işleyişi ciddi şekilde akamete uğrattığı vurgulanıyor.
Rekabet Kurumunun İdari Para Cezaları Katlandı
Rapora göre, Rekabet Kurulunun vermiş olduğu idari para cezalarının son yıllarda katlandığı belirtiliyor. Bu durumun içerisinde bulunduğumuz enflasyonist dönem nedeniyle gıda tedarik zincirine ilişkin dosya ve soruşturma sayısının artmasından kaynaklandığı ifade ediliyor. Başta zincir marketler olmak üzere birçok şirketin rekor cezalara çarptırıldığı vurgulanıyor.