“Müslümanlar ve Türkler nerede bir hıyanete uğramışsa, altında mutlaka İngiltere vardır” diyor Nuh Albayrak İçten Dıştan Entrikalar kitabında. Ama İngilizleri tanımak hiç de kolay değil. Çünkü karşınıza hangi kimlikle çıkacakları muamma.
“Müslümanlar ve Türkler nerede bir hıyanete uğramışsa, altında mutlaka İngiltere vardır” diyor Nuh Albayrak İçten Dıştan Entrikalar kitabında. Ama İngilizleri tanımak hiç de kolay değil. Çünkü karşınıza hangi kimlikle çıkacakları muamma. Bir bakarsın mezhep kuran Hempher olur, bir bakarsın İbrahim Zeki kıyafetiyle dolaşan John. Sonra Arap Baharı, 15 Temmuz, Gezi kalkışması derler, altından Haçlı ittifakı çıkar.
Oku ileri atmak için yayı geriye çekmek gerektiği kadim bir bilgidir. Yayı geriye çekebildiğiniz ölçüde ileriye gidebiliyor veya bocalayıp kalıyorsunuz. Geçmişten ders almak da diyebiliriz buna. “Her şey ben yaşarken oldu” der İsmet Özel, doğru. Bu herkes için geçerli olduğuna göre, her şey bizden öncekiler yaşarken de oldu. Türlü entrikalarla karşılaşıyoruz içten ve dıştan, önce şaşırıyor, sonra bakıyoruz ki herkes her şeyle karşılaşmış zamanında. İlk değilmişiz aldanan, ilk değilmişiz içten içe kemirilen ve satılan. 15 Temmuz işgal girişimini yaşadığımız anı düşünün, nasıl da inanılmaz gelmişti, “Bizden görünüp, haçlı zihniyetine hizmet eden Müslüman nasıl olur?” demiştik.
Oluyormuş meğerse, deneyimli gazeteci Nuh Albayrak yayı öyle bir geriye çekti ki, Haçlı savaşlarının başlangıcına götürdü bizi. Düşmanı tanımadan tedbir alamayız çünkü. Baktığımızda ekonomik siyasi işbirliği gibi gözüken Avrupa Birliği’nin bile Haçlı ruhu ile hareket ettiğini görünce artık şaşırmıyoruz. Haçlı neydi sahi ve günümüze kadar izlerini nasıl takip etmemiz gerekirdi? Albayrak, İçten Dıştan Entrikalar kitabında Haçlı Seferleri’nin günümüze uzanan izlerini sürdü.
KÜFÜR TEK MİLLETTİR
Yağma hareketinden öteye geçmeyen Haçlı Seferleri’nin Müslümanlara yönelik topyekun saldırının sembolü olduğu gerçeği ortada. 15 Temmuz, 28 Şubat, 12 Eylül, 27 Mayıs’a baktığımızda, küfrün tek millet olduğunu ve içimizdeki küfür erlerinin Haçlı ruhuna hizmet ettiğini anlıyoruz. Batılılardan medet umma, sıkıştığında ülkesini batılı ağa babalarına şikayet etme alışkanlığı, işte bu devşirme ruhun hezeyanları. “Bir insan düşmanından nasıl medet umar?” sorusu yakıcı bir şekilde karşımızda duruyor hala.
İslamiyet’in gelişiyle birlikte Yahudi entrikalarıyla başlayan hıyanet zinciri, Türklerin Müslümanlıkla şereflenmesinden sonra da Haçlı saldırılarıyla devam ediyor. Şu satırlara dikkat, “Gayet açıktır ki, Hristiyan dünyası, Haçlı Seferlerinin başlamasına sebep olan politik, siyasi ve ekonomik çıkar elde etme amaçlarından vazgeçmediklerine göre, bu mücadelenin sona ermesi de düşünülemez”. O halde haçlı adımlarını takip etmeye devam.
SATILIKLARI BULMAK ZOR DEĞİL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan FETÖ’cüler için ‘Haşhaşi’ benzetmesi yaptığında, oku geriye çekemeyenler anlam verememişti. Kitapta Haşhaşilerin Haçlıların daimi müttefiki olduğunu okuyup, Hasan Sabbah’ın Tapınak Şövalyeleri’ne bile model olduğunu gördüğünüzde, FETÖ’yü anlamlandırmak hiç de zor gelmeyecek.
İki farklı din, Hristiyanlık ve Yahudilik. Ama neden hep hedefe birlikte kilitlenirler? Yahudiler, Musevilik ve Hristiyanlık dinini önce tahrif ettiler, Masonluk teşkilatıyla da Haçlı-Siyonist ittifakını oluşturarak, Müslüman ülkelerin can damarlarına girdiler. Hindistan’dan Afrika’ya kadar gönderdikleri ajanlarla, ‘içerideki satılık’ları bulmak hiç de zor olmadı elbette. Osmanlı da bundan nasibini aldı.
HER TAŞIN ALTINDA İNGİLİZ
Her taşın altından çıkan İngiltere bu zincirin tam ortasında. “Hilafet yıkılmadıkça sömürü yapılamaz” düşüncesi, İngiliz aklının İslam’a saldırı şifrelerinin en büyük delili. İslam dinini yıkamayacaklarını anladıkları için, tahrif etme yolunu çoktan keşfettiler. Uzun vadeli planlarının temeli şöyle ele alınıyor kitapta: “Rakibiniz sizden güçlüyse tek çözüm uzun vadeli plan yapmak ve kesintisiz uygulamaktır. İngiliz derin devleti de aynen böyle yapmış, 250 yıl sonra meyve vereceğini umdukları ‘entrika ağacı’nı itinayla dikmiş ve bakımını yapmışlardı.”
Sonrasında İngiliz casusu Hempher çıkar, Necdli ortağı Abdülvehhab’a Vehhabiliği kurdurur, kurdukları sapık mezhebi korumak için bir de devlet kurarlar, Abdülvehhab’ın kızıyla Muhammed bin Suud’u evlendirerek, maşa devletlerini de, tahrif ettikleri dinlerini de garanti altına alırlar. Sonra dünyaya bir fotoğraf verilir, fotoğrafta bir küre, etrafında Siyonist-Haçlı ittifakı. Müslüman kralın orada ne işi mi var? O bağlantıyı çoktan kurmuş olmanız gerekirdi.
SİYONİSTLERİN OYUNUNA GELME
“Son üç asırda Müslümanlar ve Türkler nerede hıyanete uğramışsa, altında mutlaka İngiltere vardır” diyor yazar. Ama İngilizleri tanımak hiç de kolay değil. Çünkü karşınıza hangi kimlikle çıkacakları muamma. Bir bakarsın mezhep kuran Hempher olur, bir bakarsın muazzam İslami eğitimiyle Arapça, Türkçe Farsça’yı ana dili gibi konuşan İbrahim Zeki kıyafetleriyle dolaşan John. Sonra Arap Baharı, 15 Temmuz, Gezi kalkışması derler, altından Haçlı ittifakı çıkar.
Bugün yaşananlara anlam vermek için, herkesin okuması gereken bir seri hazırlamış Nuh Albayrak.
Cennet Mekân Abdülahmid Han Hazretleri’nin darbeyle indirilmesine kadar olan kısım ilk cilt olan “İçten Dıştan Entrikalar”da anlatılıyor. İkinci kitap “Devlet Yıkan Tefrikalar”da Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışı var. 1923-1950 arası vesayetçi dönemi “Darbeden Beter Vesayetler”de ele almış. Halen devam eden gizli Haçlı saldırılarını ise “İşgale benzer Hıyanetler”de anlatıyor.
Kaynak : İHA