6 Şubat depremlerinin yaralarının süratle sarıldığı illerden Şanlıurfa vizyon projelerini gerçekleştirmeye devam ediyor. Başkan Beyazgül, “Belediye gücüyle yapamazsınız” denilen hizmetleri nasıl gerçekleştirdiklerini Haber7’ye anlattı.
Haber7 – ÖZEL
6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen 11 ilimiz arasında yer alan Şanlıurfa, depremin yaralarını sarmaya devam ediyor. 8 bin yapının hasarlı ve yıkılmasının beklendiği kentten depremden etkilenen diğer illere ise yardımlar aralıksız sürüyor. Deprem bölgesinin en hızlı toparlanan kentlerinden biri olan Şanlıurfa’da, Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli‘yi misafir etti.
Ateşli ile samimi bir söyleşi gerçekleştiren Başkan Beyazgül kentte depremden bu yana yapılan çalışmalara ilişkin bilgiler verdi. Beyazgül, “Belediyenin gücüyle yapamazsınız” denilen Şanlıurfa’nın Mardin yolunu Diyarbakır yoluna bağlayan duble yolu belediyenin gücüyle nasıl yaptıklarını, 470 yapı kamulaştırılarak yapılan ve 40 yıllık hayal olan yolun yapımını HABER7‘ye anlattı.
İşte Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız;
Merhaba kıymetli takipçilerimiz bugün Şanlıurfa’dayız. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Zeynel Abidin Beyazgül’ün konuğu olacağız. Sayın Başkanım, misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederiz. İki gündür Urfa’dayız. Çok ciddi çalışmalarınızı gördük. Tabi 1. Şanlıurfa Kültür ve Turizm etkinliği sebebiyle buradayız. Güzel bir fuar etkinliği var. Ve ciddi bir teveccüh var. Bu fuarlar devam edecek mi? Bugün 1.’siyle başladınız. İlerleyen süreçte nasıl devam edecek?
-Efendim öncelikle hoş geldiniz. Biz bu fuarın başlattığımızda ilkini başlattık. Çok büyük bir ilgi gördük. Dün Sayın Valimizle de konuştuk. Diğer ortaklarınıza, paydaşlarımıza gelecek sene bunu çok daha büyük yapacağız, uluslararası yapacağız ve inanıyorum ki Urfa’ya olan ilgi burada da bize büyük bir cazibe oluşturacak.
Evet. Peki nasıl başladı sizce fuar etkinlikleri? Kimler fuara dahil oldu, paydaşlarınız kimlerdi?
-Türk Hava Yolları oldu. Ondan sonra yine rehberler odası başkanlığı oldu. Yine lokantacılar ve restoranlar birliği oldu. Bunun yanında birçok turizm firması katıldı. TÜRSAB da katıldı. Bunlar böyle ulusal düzeyde epey şirket burada oldu. Yine yerelde 24 şehrimizden turizm firmaları buradaydı. Bir de gastronomi alanında sunumlar yaptık. Ama önümüzdeki sene şöyle bizzat mutfakları da buraya taşıyacağız. Farklı etkinliklerle bunun ikincisini yapacağız. Etkin bir fuara dönüştüreceğiz. Uluslararasına dönüştüreceğiz inşallah.
8000 YAPIMIZ HASARLI
Başkanım tabii depremin vurduğu bir şehirsiniz. Aslında 11 ilden bir tanesisiniz. Çok fazla evet Şanlıurfa etkilenmedi belki ama. Peki, birazcık toparlama imkânınız oldu mu şehri? Ve diğer illerle nasıl yardımlaşma yönünden birbirinizi desteklediğiniz zamanlar da olmuştur elbette. Nasıl bir çalışma içinde oldunuz?
-Depremde tabii şöyle oldu; Sabah 4.00’ı geçiyordu biraz zaman. Deprem oldu. Biz çok az bir zaman içerisinde hemen şeye gittik kriz masasına. Sayın Valimizle birlikte olduk, 112’den gelen ve bizim özel güçten gelen bilgileri toparladık. Deprem belki sayı itibariyle çok daha az kaybımız oldu ama etkisi itibariyle çok büyük oldu. Mesela 8.000 yapımız şu anda hasarlı yıkılması bekleniyor. Yine deprem anında 180 tane vatandaşımız hayatını kaybetti. Şimdi onları tekrar rahmetle anıyoruz. Uzun süre tabii düşünün bir milyon bir nüfus şehir artçı depremler nedeniyle bir ayın üzerindeki bir zaman dilimi içerisinde evlerine giremediler. Tabii biz belediyemiz olarak bunları kamusal alanlarda misafir ettik. Onların ihtiyaçlarını karşıladık. Bununla da kalmadık tabii. Komşu Adıyaman’a da aynı şekilde elimizi uzattık. Deprem öncesi hemen bir tane açtığımız Halk Ekmek fırınımız var. Halk Ekmek fırınımız yüz bin kapasiteliydi. Ama biz onu üç vardiya çalıştırarak dört yüz bine çıkardık. Elli bin tane ekmeği her gün Adıyaman’a ve elli bin tane Maraş’a ulaştırdık. Yine Adıyaman altyapısında Adıyaman’ın suyunda, ilaçlamasında, enkaz kaldırılmasında bütün imkânlarımızı kullandık. Yine Adıyaman’ın vilayetiyle adliyesi biz onardık ki bir an önce faaliyete geçsin, Adıyaman normale dönsün. Kendi şehrimizde de yine bu faaliyetlerimizi yürüttük. Siz de iki günden bu yana buradasınız. Tabii ki bir kısım yıkılan binalar, onların yeri boş kalıyor şu anda. Onun dışında Urfa’nın normale döndüğünü herhalde siz de müşahede etmiş oldunuz.
Başkanım tabii en çok turizm sektörünü etkiledi bu özellikle deprem süreci. İnsanların çünkü buraya gelmesi anlamında bir tedirginlik yaşadığını fark ediyoruz. Geçmiş yıllara nazaran bir nebze henüz eski havasını bulamamış bir Urfa görüyoruz. Tabii Göbeklitepe, Karahan Tepe işte Halil Ür-Rahman, Urfa gerçekten inanç turizmi, diğer zenginlikler anlamında çok zengin bir bölge. Turizm konusunda nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
-Efendim aslında bizim görev geldiğimiz ilk andan itibaren bütün çalışmalarımız tabii bunlar sosyal çalışmalar, ihtiyaç olan şeyler ama doğru çalıştığın zaman bu turizme de hizmet ediyor. Mesela, biz tarihe dokunun etrafında olan yapıları tamamen kamulaştırdık. Oralarda mesela bir örnek vereyim. Hemen kalemizin arkasından üç yüz tane yapı vardı. Bunlar gecekonduydu. Bu gecekondu yapı…
Eski Urfa değil mi?
-Eski Urfa değil. Gecekondu ama kalenin hemen güney tarafına düşüyor ve yamaçta. Şimdi bakın o, eğer o yapılar bizim gelir gelmez kamulaştırıp yıktığımız yapılar. Bu kalemizin siluetini ortaya çıkardı. Bununla biz aslında tarihi dokuya hizmet ettik. Ama öte taraftan sel ve deprem anında bu evler kalmış olsaydı bu evler tamamen yıkılacaktı ve çok büyük can kaybına neden olacaktı. Yine bizim tarihi ada dediğimiz sur işi içerisinde hem batısında hem kuzeyinde birçok binayı kamulaştırarak bu yapıların ortaya çıkmasını sağladık. Tarihi Urfa’nın ortaya çıkmasını sağladık. Ama bir yandan da oralara güzellik kattık. Şimdi turizmciler geldiği zaman şunu diyorlar “Siz bize hizmet etmişsiniz”. Aslında biz olması gerekeni yaptık. O dezavantajlı durumda olan vatandaşlarımızı kurtardık. Şehrin dokusunu kurtardık. Tarihe hizmet ettik, tarihi yapıya hizmet ettik. Bununla birlikte tabii ki turist sayımız geçen sene çok fazlaydı. Otellerimize yer bulmak için işte aracı koyuyorlardı. Bu sene depremin etkisiyle tahmin ediyorum bu düştü. Ama şimdi yaptığımız bu son etkinlik ve şunu da göstermek istedik efendim; Kültür ve turizm buluşmalarıyla gelin bakın Urfa’da hayat normale döndü. Urfa’da sizi tedirgin edecek şeylerin hiçbirinin olmadığını yerinde görün dedik.
Bu bir mesajdı aslında…
-Tabii, bu bir mesaj. Bazen bana diyorlar ki ya bunu bir iki elde yapmasanız biraz daha serine bıraksaydınız. Hayır, biz bu mesajı bir an önce vermek zorundaydık. İşte, bunun için hem bu etkinliği yaptık hem de bu mesajı verdiğimizi düşünüyoruz.
BÖLGENİN EN BÜYÜK MÜZESİ
Başkanım tabii Şanlıurfa Arkeoloji müzesiyle, işte diğer mozaik müzesiyle de çok gerçekten büyük kapsamlı bir müze belki pek çok kişi Türkiye genelinde bunu bilmiyorlardır. Bu noktada neler söylemek istersiniz?
-Bizim Arkeoloji müzemiz zannediyorum ki bölgenin en büyük müzesi. Buraya gelen insanlar da bunu söylüyorlar. Urfa’da şöyle bir özellik var. Urfa bir medeniyete ait eserlerin olduğu bir şehir değil. Urfa’daki eserler çok farklı medeniyetlere ait. Bu çok farklı medeniyetlere ait eserleri görmek için Şanlıurfa Müzesi’ni ziyaret etmek lazım. Bunu burada görmemiz lazım. Bakın ilk defa bulunan bir Göbeklitepe adamı. İnsan boyutunda bu ve on iki bin yıllık bir eser bu. Şimdi bunun bir benzeri dünyada yok. İnsan boyutunda ve on iki bin yıl önce yapılmış bir eser ve Şanlıurfa müzesinde. Buna benzer birçok eser insanlığın başlangıcından bu yana Şanlıurfa müzesinde bulunmakta ve çok geniş, çok kapsamlı bir müze. Belki de onu gezmek saatleri alıyor. Bu müzenin geçmişe ait bilgileri veyahut da en azından geçmişte neler oldu, hangi eserler var? Deyip görmek isterseniz Şanlıurfa müzesi bunun için çok önemli. Hemen onun yanında Mozaik müzemiz var. Mozaik müzemiz çok genç bir müze. Bu müzenin çok az bir parçası olan yerler aslına bakarsan çok daha şöhret yapmış. Bu Mozaik Müzemiz de görülmeye değer. Ama bir yandan da şunu düşünebiliriz. Şanlıurfa’nın aslında bir açık müze, açık hava müzesi olduğunu söylemek abartılı olmaz diye düşünüyorum.
VATANDAŞLAR KAMULAŞTIRMA İSTİYOR
Çok doğru söylediniz başkanım. Başkanım tabii kentsel dönüşüm meselesi bütün Türkiye’de gerçekten insanların barınma problemi anlamında, bunu çözme anlamında çok ciddi bir mesele olduğunu söyleyebiliriz. Siz, kentsel dönüşüm konusunda hangi noktadasınız? Nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
-Şimdi şöyle yaptık. Mesela tarihi dokunun hemen yakınlarında kalan binaları kamulaştırdık. Ama öte yandan da Karakoyun Mahallemiz var, Yakubiye Mahallemiz var. Burada kamulaştırma çabalarımız sürüyor. Mesela Karakoyun Mahallesi’nde %60-65’e gelindi.
Büyük mahalleler değil mi?
-Tabii. Mesela orada beş yüz yapı var %60-65’e geldik. Beş yüze yakın yapı diyelim. Dört yüz yetmiş dört yüz seksen de olabilir. Yine birçok yerde insanlarımız o çok kötü, olumsuz, dezavantajlı yerden kurtulmak için kendileri bile diyorlar kamulaştırın. Ama kamulaştırmanın, kentsel dönüşümün tek başına bir çözüm olmadığını gördüğümüz için bir yandan da belirli bir alanı şu anda belediyemiz altyapısını yaparaktan yeni bir kent kuruyor orada.
Rezerv alanlarını değerlendiriyorsunuz?
-Evet, rezerv alanlarını değerlendiriyoruz. Orada uydu kentler oluşturmaya gayret ediyoruz. Onun da yakında Kuzey Şehir diye nitelendirdiğimiz bir yerin temellerini atacağız Allah nasip ederse.
Peki, başkanım göreve geldiğinizden bugüne özellikle Şanlıurfa genelinde elbette bir değişim, dönüşüm sağladınız. Neler yaptınız? Ne gibi çalışmalarınız var? Merak ediyoruz.
-Şimdi burada ben Şanlıurfa’da yaşadığım için Şanlıurfa’yı çok iyi bilirim ve bazen gazetecilere de şunu ifade ediyorum. Başkanım diyorlar sen diyorlar akciğer nakli yaptın, sen diyorlar işte damar nakli yaptın, kalp nakli yaptın. Evet bizim çalışmalarımız aslında neredeyse bir akciğer nakli gibi. Düşünün bir şehrin merkezi.
Şehrin yeniden nefes almasını sağladınız…
-Evet, nefes almasını sağladık işte onun için akciğer nakli oluyor ya. Şehrin merkezinde en böyle cazip yerinde, hareketli yerinde yüz seksen tane yapıyı kamulaştırdık ve oraya park yaptık. Yine şehrin merkezinde kendi hizmet binamızı yıktık, orayı park yaptık ve kendi hizmet binamızı başka bir alana taşıdık. Yine şehrin merkezinde hemen bir nekropol alanı var bitişiğini kamulaştırdık. Oraya yine park yaptık. Yani şu yıktığımız yerler çok değerli. Ama biz bunu halkımızın imkanına sunduk. Bazen açtığımız zaman şunu söylüyorum; “Efendim bunlar yol güzergahında, merkezde yer. Yaşlılarımızın dinlenme alanına, gençlerimizin sohbet yeri, çocuklarımızın da tebessüm yeri, kuşlarımızın da cıvıltı yeri” diyorum buralar. Böyle güzel oldu, gerçekten de.
“BELEDİYENİN GÜCÜYLE YAPAMAZSINIZ” DENİLDİ
Milyon dolarlık yerleri gençlere, çocuklara ve ailelere ayırdınız.
-Ayırdık evet. Yine hem şehrin merkezinde kalbi olan bir yerde ciddi bir trafik sıkışıklığı vardı. Bu trafik sıkışıklığını gidermek için çok kısa bir sürede bir tarafı beş buçuk ayda bir tarafı altı buçuk ayda yani ortalama altı ayda biten bir alt germe kavşak yaptık. Şimdi Şanlıurfa’nın bir başından bir başına gitmek on beş dakika çok az bir süre. O sürede aracın kendi giriş süresi yani. Ve birçok yerde yol genişletme yaptık. Çevre yolları yaptık. Mesela Mardin yolunu Diyarbakır yoluna kavuşturan on bir kilometrelik duble bir yol yaptık çok güzel bir yol oldu. Aslında bu uzun bir yol. Belediyenin gücüyle yapamazsınız denildi. Biz belediyemizin gücüyle bu yolu yaptık. Birçok yerde de yollarımızda elli metreye çıkardık. Yeni yollar açtık. Yeni kavşaklar yaptık. Mesela bizim zamanımızda Piazza’nın oradaki “Karakoyun Kavşağı” denilen kavşak geldiğimizde daralacak bir şey, yoldu ve sıkışıyordu.
Şehrin merkezinde, göbeğindeki bir alan aslında…
-Biz hemen gelir gelmez o kavşağı yaptık. Şehirde güzel ışıklandırmalar yaptık. Her yer pırıl pırıl. Restorasyonlar yaptık. Şimdi bazen benimle konuşanlar diyor ki “Başkanım” diyorlar, “Ya” diyorlar “Senden önceki Urfa o kadar değişti ki” Artık benden önceki Urfa’yla, benden sonraki Urfa… “Başkanım çok güzel şeyler yaptınız” diyor. “Şunu da yapabilir miyiz? Benim de şöyle güzel projem var”. Bu da çok hoşuma gidiyor. Çünkü vatandaş kafasında bir proje varsa onun Zeynel Başkan tarafından yapılabileceğine inanıyor artık.
-Bazen diyorum ki, ya şu kalsın diyorum. Acele etme. Ya başkanım diyor sen istersen yaparsın diyor. Bunu da iste yap diyor. Ama diyorum yaptıklarımı sıraya koymam lazım. Yani aciliyet sırası var. Öncelik sırası var. Gerçekten halkımız bu noktada bize inandı ama bizim yaptıklarımız bunu onlara gösterdi. Olmaz denilen işlerin içerisine girdik. Mesela bir turizm yolu var. Dört yüz yetmiş altı tane yapı kamulaştırdık orada. Devamında yüz kırk dokuz yaptık.
KONUT OLAN YERDEN YOL YAPMAK KOLAY DEĞİL
-Çok maliyetli işler değil mi?
-Çok maliyetli işler. Bakın şuradan şuraya bir arsan olsa yol açarsın. Hemen zemin yaparsın, asfalt dökersin, yol. Ama bir yandan sen orayı kamulaştırıyorsun. Ondan sonra altyapıyı değiştiriyorsun. Çünkü o altyapı artık ona müsait değil. Ondan sonra asfaltlıyorsun. Projelendiriyorsun. Konut olan bir yerden öyle yol yapmak kolay bir iş değil. Dört yüz yetmiş altı tane yapıyı kamulaştırıyorsun. Bir buçuk kilometre yol açıyorsun.
-Bu böyle hayal edilecek bir şey değil. Hatta ben buralara girerken ya başkan bu işe girme diyor. Bu çok zor bir iş diyor. Bunun altından kalkamazsın. Bu otuz senedir söyleniyor. Mesela hemen onun devamında Osmanlı Mahallesi var. O Osmanlı Mahallesi’nde yüz kırk dokuz yapıyı kamulaştırdık, yolumuz bitmiş vaziyette. Bir tane vatandaş orada bana diyor ki başkanım ben beş yaşındayım şimdi kırk beş yaşında. Babam dedi ki buradan yol açılacak. Neyse bekliyorduk ki yol açılsın. Kırk sene bekledik bu yolun açılması için. Bunlar zor işlerdi ama her bir zor işin altına girdik. Efendim bunu kim yapacak dedik? Biz yapacağız tabii ki. Ve başardık çok şükür.
Başkanım tabii şehrin yönetimine vatandaşları da dahil etmek ayrı bir şey. Bu da bir başarı aslında. Peki başkanım, gençler ve kadınlara yönelik projeleriniz de öne çıkıyor. Biz de merak ediyoruz tabii. Neler yaptınız? Özellikle kadın destek merkezleriniz var, spor alanlarınız var. Bunlardan bahsetmek ister misiniz?
-Seçime girerken şunu söyledik. Halkımız bana soruyorlardı. Bizim çok daha projelerimiz var ama şunu da söyledik. Halkımızın talebi bizim projemiz olacak.
-Öyle halkımızla konuştuk ve onların taleplerini proje olarak gerçekleştirdik.
ANKETLER YAPIYORUZ
-Bir anket yapıyor musunuz bunlarla ilgili taleplerle?
-Tabii ki. Arkadaşlarımıza diyoruz, sorun bakalım. Ne istiyorlar? Veyahut da istedikleri bir şeyin nasıl olmasını istiyorlar? Gidin görüşün. Bazen bir cadde açarken o caddedeki insanlarla tek tek, dükkanlarla görüşün. Böyle nabız yokluyoruz. Şimdi Urfa genç olarak çok yüksek potansiyele sahip. Yaş ortalaması yirmi nokta altı.
Geldiğimiz zaman burada sanıyorum beş tane gençlik merkezi vardı. Biz bunu yirmiye çıkarttık. Yine geldiğimiz zaman iki tane spor salonu vardı. Spor salonuna kırk yedi tane daha ekledik. Kırk dokuza çıkardık. Düşünün bu rakamlar büyük rakamlar. Her bir ilçemizde gençlik merkezi açtık. Her mahallemizde neredeyse işte spor salonu, iki üç mahallenin yararlanacağı bir şekilde kırk yedi tane gençlik yeni spor salonu açtık. Geldiğimiz zaman on tane kadın destek merkezi vardı. Şimdi onu yirmi beş tane ekledik, otuz beşe çıkardık. Yine bir sinema açtık gençlerimize. Dijital sinema. Bu sinemamızda gençler her gün bedava faydalanıyorlar. Mısırlarını yiyorlar. Ve Kültür Bakanlığı’nın bizlere verdiği, tavsiye ettiği filmleri seyrediyorlar. Böylelikle güzel bir zaman geçirmiş oluyorlar.
-Ve şimdi seçime gelmeden evvel şöyle dedik insanlara. Dedik ki benim belediye hizmet binam park yapacağım dedim. Hemen yanındakinde dijital sinema yapacağım dedim. Bir de ulaşımı da ben sağlıyorum. Biz kültür otobüsleri tahsis ettik. Şimdi çocuklarımızı alıp getiriyoruz. Oradaki sinemadan faydalanıyorlar. Anne babalar için şöyle dedim. Bizim o kafede çayımızı, kahvemizi içerken çocuğunuzla mutlu şekilde sinemada film seyredeceksiniz. Hem siz çay, kahve içerken mutlu olacaksınız, hem de çocuğunuz güven içerisinde filmi seyredip sonra elinden tutup evinize gidebileceksiniz. Tabii bunları söylerken efendim bunlar olabilir mi diye düşünmüşlerdi. Fakat dört buçuk yıllık zamanın belki çok kısa bir süresinde, bunu iki, iki buçuk yıl içerisinde bitirdik bütün bu projeleri. Arka arkaya şu anda da devam eden projelerimiz var. Tabii gençlerimizle ilgili okullarda Hacivat Karagözlerimiz gidip gösteriler yapıyor. Yine gençlerimiz için bir bilim merkezi yapıyorum. Burada kodlama yapıyorlar. Burada yazılım yapıyorlar. Burada kuluçka merkezi var. Burada espor var. Ve orada da çok büyük bir potansiyel oluştu.
Başkanım tabii son yıllarda enerji meselesi çok konuşulan konulardan bir tanesi. Özellikle Urfa’nın da güneşlenme süresine bakıldığı zaman güneş enerjisi anlamında ciddi potansiyeli var. Ve GES projeleri pek çok belediye de uyguluyor. Sizde böyle bir çalışma oldu mu?
-Efendim bizim tabii ki suyumuzun önemli bir kısmı kuyulardan alınıyor. Fırat yanımızda ama bu şehir merkezine su veriyoruz. Kırsalda ise kuyulardan alıyoruz.
GES’E İHTİYACIMIZ VAR
-Şehirde su problemi var mı?
Şimdi kırsalda su problemimiz var. Sondajlarla kuyulardan su çekiyoruz. Bu da bize büyük bir enerji maliyetine neden oluyor. Bunun için bizim GES’e ihtiyacımız vardı. Hemen daha önce üç envai kurmuştuk. Şu anda da on sekiz envai kurduk. Kırk envai daha çağrı mektubunu aldık. Bunu devam ettireceğiz. Bu tamamlandığı takdirde inşallah biz kendi enerjimizi karşılayan belediye haline geleceğiz. Şu anda da kurduğumuz GES’te sahaya çalışmaya başladı. Ulusal hatlara verdi. Belediyemiz oradan kazancını almaya başladı. Ciddi bir enerji üretimi var şu anda ve devam edecek.
Peki Başkanım şehrin ekonomisi, ticareti evet önemli. Yani bir şehrin kalkınması için kaçınılmaz bir durum. Bunun gelişimi de bir tarafında bir şekilde belediyelerde oluşuyor. Siz bu inovasyon çalışmalarına, şehrin ticaretinin, ekonomisinin gelişmesi anlamında çalışmalar yapıyor musunuz?
-Yani bakın altı tane fabrika kurduk. Fabrika binalarını yaptık. Bu fabrikaları kiraya verdik. Niye böyle yaptık? Urfa’da canlı bombalar kendini patlatmış. Kayıplara neden olmuş. Terör burada etkin olmuş. İşte bu nedenle biz Batı’da iş adamlarıyla görüştüğümüz zaman Urfa’ya gelmeye çekiniyorlardı.
-Ne yapalım? Bunun için şunu yaptık. İş adamlarına dedik ki gelin biz bir kaplumbağa formunu uygulayalım. Siz makinelerinizi getirin. Eğer burada kendinizi rahat hissetmezseniz güven içerisinde görmezseniz tırlara yükleyin tekrar götürün. Sizinki bir yol masrafı olacak. Ama fabrikanızda çok ucuz bir fiyata fabrikalar da kiraya veriyor size. Geldiler hazır fabrikalarda binalara girdiler, üretime başladılar. Genellikle ayakkabı sektörü. Ve onlar burada şimdi. Ama onların burada olmasıyla iş bitmedi. Şu anda bizim organizede yer kalmadı. Ve ikinci organizeyi kurmak zorunda kaldık. Şimdi altı bin yedi bin dönümlük bir yer tahsis edildi. Tahminim kısa sürede orası da bitecek.
Yeni bir organize.
Yine burada, organizedeki canlanmayı arttırmak için oranın enerji sorununa el attım. Onu çözdük. Yine su sorununa el attık. İhale devam etmekte. Su oraya döşenmekte. Bu bizim şehrin bu şekliyle işsizliğe çare bulmak bakımından önemli.
Fabrika binası yapmak belediyenin işi mi? Değil. Ama belediye olarak biz bunu yaptık ki öncülük yapalım. Burada işsizliği azaltalım. Şu anda da çok güzel mesafe katettik. Turizme hizmet ettiğimiz zaman da şuna inanıyoruz. Şehrin ticaretine hizmet ediyoruz. Urfa tanıtım günleri yaptık. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Antalya’da ve şimdi de görüyorsunuz en son kültür ve turizm fuarı diyorsunuz ama işte biz şu anda etkinlik olarak inşallah fuara dönüştüreceğiz. Bunu yaptık. Bu şehrin ticaretine turist geldiği zaman çok olumlu etki yapıyor. Bu tanıtımları Türkiye çapında yaptık. Ulusal bazda yaptık, devam ediyoruz.
DEPREMDE GÜNLÜK 400 BİN EKMEK ÜRETTİK
Başkanım tabii gıda meselesinde de vatandaşların zaman zaman zorlandıkları oluyor. Artık gerçekten ekonomiyle ilgili yaşanan değişkenlik de bunu da etkili. Tabii bu alanda da sizin vatandaşların ekonomisine katkı anlamında da ciddi çalışmalarınız var. Neler yapıyorsunuz?
-Biz Halk ekmeği kurduk. Halk Ekmek hem depremde bizim için çok önemli oldu. Hem çevre illerimiz için çok önemli oldu. Mesela depremde günlük dört yüz bin ekmek ürettik. Normal olarak yüz bin ürettik.
-Dört yüz bin.
-Bu şehrin nüfusu bir milyon dediniz.
-Evet. Biz günlük dört yüz bin ekmek ürettik. Hatta fırınlar açılmadı. Oradaki genel müdür yardımcım var. Deprem oldu beş on dakika sonra onu aradım. Dedim ki hemen fırına gidiyorsun. Ekmek kapasitesini dört yüz bine çıkaracaksın. O da sandı ki başkanım beni aradı hayatta mıyım değil miyim diye. Tabii benim aklıma o hiç gelmedi bile. Hemen fırını yirmi dört saat olarak çalıştıracaksın dedim. Ve biz komşu illere de Adıyaman ve Maraş’a da bir müddet sonra kendi kurumlarımızda biraz normal düzene dönünce şehre ekmek gönderdik. Yine kadınlarımızı istihdam ediyoruz. Kadınlarımızı ara sıcak yapımında istihdam ediyoruz. Otuz tane böyle otel, lokanta gibi yere biz ara sıcak veriyoruz. Yine dokuz tane sera kurduk. Kurutma tesisi kurduk. Yine kendi gastronomi merkezlerimizi oluşturduk. Yani kurduğumuz seralarda ürettiğimiz birçok şeyi de mamulde mesela zeytin ağacı varsa zeytine dönüştürdük. İsotu kendimiz kurutuyoruz. Kurutma tesisimiz var. Yani şehrin bu şekliyle hem istihdamla hem de ekonomisine katkı veriyoruz. Hele ki dünyada gıda krizi olduğu bir dönemde bu seralar çok daha önemli.
TARIM BİZDE ÇOK GÜÇLÜ
Peki başkanım Şanlıurfa’nın elbette tarım ve hayvancılık konusunda da ciddi bir yeri var. Tabii sulanabilen çok geniş arazilerden bahsedebiliriz burada. Vatandaşları bilinçlendirme ve üretimi arttırma konusunda bir sizin de katkınız var mıdır?
-Tabii bu tabii bizim bir vatandaşlık görevimiz her şeyden öte.
Urfa halkının geçimi tarım ve hayvancılık mı ağırlıklı başkanım?
-Şimdi tarım var. Hayvancılık var. Şimdi sanayi de gelişti. Mesela sanayide çalışan sayımız öyle azımsanacak miktarda değil. Ama tarım bizde çok güçlü. Dünyadaki emsali olmayan bir Harran Ovası’na sahibiz. Buradaki insanlarımız elbette ki uzun yıllardır tarım yapıyorlar. Tarımı da biliyorlar. Mesela biz pamukta Türkiye’de herhalde birinciyiz, fıstık üretiminde birinci sıradayız. Mısır üretiminde çok öndeyiz. Mercimekte çok öndeyiz. Bizim insanımız bu işleri çok iyi biliyor. Ama biz bu sene Urfa’nın isotu çok önemli biliyorsunuz. Bir milyon isot fidesi dağıttık. Belediye olarak böyle bir katkıda bulunduk.
Başkanım tabii ihtiyaç sahibi vatandaşımız var ve AK Parti belediyeciliğinde sosyal belediyecilikte çok önemli bir yer tutuyor. Siz sosyal belediyecilik adına neler yapıyorsunuz Şanlıurfa’da?
-Bizim kurduğumuz sistemle insanlar ihtiyaçlarını bize bildiriyorlar. Bunlara yardımcı oluyoruz. Ama bunun çok da yeterli olmadığını gördüm. Ben her cumartesi günleri ev ziyareti yaparım. Şimdi evlere gideriz.
ARAŞTIRMA EKİBİMİZ ÇALIŞIYOR
-Neyle karşılaşıyorsunuz evlerde?
-Mesela bir örnek vereyim. Bir tane hanımefendi bulunduğu Urfa dışındaki bir ilde şiddete uğramış. Ev ziyaretine gittiğinde baktım ki bir tane kilimin üzerine oturmuş. Üç tane ufacık ufacık çocuklar var.
Bakın hiçbir eşyası yok. Kirasını da ödememiş. Dedim ki, “Sen niye Urfa’ya geldin? Kimsen var mı?” “Yok” dedi. “Peki, niye eldivenle geldin?” “Başkan’ım sana güvendik. Seni duyduk” dedi. “Ne istiyorsun bakalım?” Artık onun bir şey işlemesine de gerek yoktu baktım. Durumu zaten önceden inceliyoruz biz. Hikayesini biliyoruz. Nereden geldiğini biliyoruz. Çünkü bizim bir araştırma ekibimiz var. Onu muhtardan sorguluyoruz, durumu gerçek. Anlattığı gibi evinin bütün ihtiyaçlarını karşıladık. Buzdolabını, çamaşır makinesini, fırınını, halılarını, elektrik süpürgesini verdik. Kirasını ödedik, harçlığını verdik. O şekilde çocuklarını giyimini karşıladık. Çekyatlarını verdik, evinden çıktık. Şimdi bunun gibi hep yapıyoruz. Bazen bana diyorlar ki, “Sen bunu böyle röportajlarda söylüyorsun, televizyonlara çıkıp söylüyorsun. Bu talepleri arttırır” diyorlar. Onlara diyorum ki, “Ben de zaten bu talepler artsın diye bunu yapıyorum. İhtiyacı olan bir kişinin çaresi yoksa biz devlet ve belediye olarak onun yanındayız.” Gittiğim yerlerde gördüğüm en güzel şeylerden biri de şu; geçen bir eve ziyarete gittim. Kadıncağız dul. “Başkan para veriyorsun ne güzel” diyor. “Benim 4-5 tane çocuğum var. Dul kadınım. Onları harcıyorum. Hesap da sormuyorsunuz. Ama zaten ben doğru harcıyorum” diyor. Cumhurbaşkanımıza çok dua ediyor. Bize çok dua ediyor. Aslında imkânları çok dar ama bu şekilde bir destek vermek de bizi mutlu ediyor. Çünkü onlar da şunu görmek istiyorlar; “Devletimiz, belediyemiz yanımızda olsun. Ben kendimi tamamen güvensiz bir bulmayayım” diye düşünüyor ve bu güveni veren Cumhurbaşkanımız var. Biz de onun yolunda yürüyoruz.
GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIK
Başkanım röportajımızın sonuna yaklaşıyoruz. Tabii önümüzde bir yerel seçim var. Seçime yönelik hazırlıklarınız başladı mı? Neler yapıyorsunuz? Seçim sürecini nasıl yöneteceksiniz? Halkın teveccühleri nasıl, nabız tutuyor musunuz?
Ben ama bir hatıramı daha müsaade anlatayım sonra. Biliyorsun bir de sel basmıştı. Ben burada dedim ya bir kalp ameliyatı şehre yaptım. Bir köprü kavşak yapmıştım. Sadece bu köprü üstten gidiyor. Can kaybı olmasını hiç istemezdik. Biz yeniden onlara Allah’tan rahmet diliyoruz. Can kaybı alt kısım, 12 yıl evvel yapılan yerde olmuştu. Bizden 12 yıl önce yapılmıştı Tabii orada birtakım böyle muhalefet yapanlar oldu. Ulusal’da oldu ama bu bizi üzdü. Çünkü biz insanlarımızın canını kurtarmak, onları selin etkilerinden kurtarmak için gayret ediyoruz. Orası 12 yıl önce yapılmış Selin felaketini önlemek için ama onlar da bilerek kasten bunun sanki benim dönemimde yapılmış gibi o üst geçit olduğunu üst kavşak olduğunu o şekilde lanse ediyorlar. Bu çok üzücü bir durum tabii. Bunlar içerisinde sonradan düzeltenler oldu. Epeyi işte düzeltti. Bilmiyorduk. “Biz böyle bilgi aldık” dediler. “Bunu böyle bir algı operasyonu yapayım” diye düşünenler de olmuş. Onlar da inanmışlar. Ama bir kısmı devam ettirdi. O sırada sel bölgesindeydim, baktım ki bir tane kadıncağız, “Başkanım evimi bir ziyarete gelin.” Dedim ki, “Bak ben selle uğraşıyorum. Çok zamanım yok.” Dedi ki “Ama ben kızım intihar etmişti. Kızım sizi görmek istiyor.” Öyle deyince tabii ki muhakkak gitmek gerekiyor.
Gittim. Baktım, kızcağız öksürüyor. Mendiline kan çıkıyor. “Başkanım o kadar ağladım ki” dedi. Ben şöyle düşündüm; “O kızcağız herhalde kendinle ilgili bir şey yaşadı. Bir problem için ağlamıştır.” “Kızım, niye ağlıyorsun ki? Ne problemin varsa bak biz geldik. Hiç merak etme. Ben çare olurum ona. Benim imkanım geniş.” dedim. “Hayır başkanım, ben kendi derdim için ağlamadı. Sana yapılan haksızlığa ağladım.” dedi, “O gün o abidede sana yapılan haksızlık beni üzdü. Hep ağlıyorum buna. Bunu yapmamalıydılar sana. Orada bir provokasyon yapılmıştı.” Şimdi düşünün, bu çalışmalarımız devam ederken “Başkana nasıl algı yapalım, nasıl yapılan bu işi onun aleyhine dönüştürürüz” diye, bu düşüncede olan insanlar olmuş. Ama bunun halkımız gördü. Ve halkımızın vicdanı bunu kabul etmedi.
İşte bir kızımız kendi halini bırakıp bize ağlıyor. Görüyorsunuz. Tabii ki bu beni çok üzdü yani. E niye bu hale düşürüyorsunuz insanımızı? Yani ben bir algı yapayım da siyasi bir kazanç yapayım, elde edeyim diye düşünüp de bu işleri yapanlar bir defa daha vicdanlarını hesaba çeksinler. Yazık ediyorsunuz. Bu halk her şeyi görüyor.
Seçime gelirsek, bazen böyle kendi kendime soruyorum; “Ben seçime girerken de çok daha yoruldum. Yoksa seçimden bugüne kadar mı daha çok yoruldum?” Şimdi daha çok yoruldum. Seçime girerken çok çalıştım. Yani o zaman da gecemizi gündüzümüze kattık, ama seçimi kazandıktan hemen sonra hiç durmadık. Bütün daire başkanlarım da öyle. Onlara da soruyorum, diyorlar ki; “Vallahi çok çalışıyoruz. Çok yoruluyoruz. İlk günden itibaren çok çalıştık.” Size şöyle izah edeyim: Şurada 476 tane yapıyı kamulaştıracaksınız. Onlarla tek tek anlaşacaksınız. Sonra bunlara yıkım kararını çıkaracaksınız, yıkacaksınız. Bütün bu binaların arasında bir bina olursa o krizi gidereceksiniz. 476 binayı anlaştınız, yıktınız, altyapısını yaptınız, asfaltını yaptınız.
Bunun ne kadar zamanda yapabilirsiniz? İşte biz bütün bunları bitirdik. 300 tane yapı kaldı kale eteğinde. Biz bunu 1,5 ayda bitirdik. Yine Kızılay denilen 180’e yakın yapıyı yıktık. Şimdi masalımsı bir parka dönüştü orası. Bunlar 2-3 yılda yapılabilecek işler değildi. Aslında biz bir hizmet yaparken şehrin ihtiyacı ne diye düşündük? Bunu yaparken seçim yatırımı gibi aklıma hiç gelmedi. Ama bugün de baktığımda şunu diyebiliyorum; Değerli halkım. Bakın biz sizin gönlünüze girmek için kazanmak için gece gündüz çalıştık. Gayret ettik ve çok işleri de o sizin dualarınızın bereketiyle Allah bize nasip etti.
Çok şey yaptık.” Bundan sonra ne yapacağız? Bana göre bundan sonra çok şey yapacağız. Çünkü Urfa’ya geldiğim zaman şunu söyledim; “Bir hasta var dedim. Yoğun bakıma almışız. Damar tıkanıklığı var. Kalp ritmi düzgün değil. Şekeri var. Bu hastayı benim ayağa kaldırmam lazım” diyordum. İşte o hastanın çok sorunu olan bu hastanın birçok sorunu hallettik. Ama birçok sorunu da hala duruyor, onun için çok şey yapmak zorundayız. “Soruyorlar ne yapacaksın başka?” Bir kere eski Urfa sur içi var. Bu dokuyu tamamen koruyacağız ve ortaya çıkaracağız.
URFA DOĞUNUN PARLAYAN YILDIZI OLACAK
Peki başka ne yapacaksın başkanım? İlk projeniz bu mu olacak?
Şu anda biz başladık ona. Devam ettireceğiz güçlü bir şekilde. Ve şunu diyorum. Hayalini anlat diyorlar; O sur içine girdiğin zaman, o sur içi Şanlıurfa’ya girdiğin zaman oradaki şerbetçi, satıcı, lokanta, kıyafetler 200 yıl öncesi gibi olacak. Oradaki yiyecekler iki yüzyıl önceki gibi pişecek. Oradaki oteller 200 yıl önceki gibi olacak. Ne olacak? Bu bir kültür adası olacak. Dışarıdan gelen bir turist oraya girdiği zaman bir zaman yolculuğuna girmiş olacak. 200 yıl öncesine gitmiş gibi olacak.
Peki dışarı ne olacak? Dışarıda da modern Şanlıurfa’yı kuracağız. İşte Kuzey Şehir diyoruz. 2500 ile başladık, 25 bin kadar çıkaracağız. Bu uydu kentleri devam ettireceğiz. Şehrin diğer tarafında betonarme yapıları arındıracağız, kentsel dönüşümleri yapacağız. Şehrin içerisinde derelerimiz var. Bunlar aslında taşkın dereler. Öyle bazen Eskişehir’i örnek veriyorlar. Bu akan bir Porsuk Deresi gibi devamlı su akan dere değil. Bunlar taşkın dereler. Eğer su bulursak projelerimiz hazır. Bu derelerden su akıtacağız. Yani bugün biz göreve geldiğimiz 2019-2023 arası çok şey yaptık. 2019’dan önce gelen bir insan “Başkanım Urfa’da yolu şaşırdım. Çok güzel şeyler yapılmış” diyor. Bazen turistler geliyor. “Urfa’dan gitmek istemiyoruz” diyorlar. Şimdi yeni dönem Allah nasip ederse göreceksiniz. Urfa doğunun parlayan yıldızı olacak. Urfa çok yükseklere ulaşacak.