Yazar, tercüman Feyza Şahin, “Bilim-kurgu hissettirmeden merak ettirir, hayal ettirir, soru sordurur. Siz hikâye okuduğunuzu sanırsınız, oysa ufkunuz her cümlede biraz daha uzağa açılıyordur” diyor.
Yazar, tercüman Feyza Şahin, çocuk edebiyatıyla ilgili Yeni Şafak Kitap’ın sorularını yanıtladı. Şahin, “Bilim-kurgu hissettirmeden merak ettirir, hayal ettirir, soru sordurur. Siz hikâye okuduğunuzu sanırsınız, oysa ufkunuz her cümlede biraz daha uzağa açılıyordur” diyor.
Çocuklar için yazmaya nasıl ve ne zaman başladınız?
Yazmaya değil ama anlatmaya kardeşime hikâyeler anlatarak başladım diyebilirim, belki kendisi hatırlamaz bile. Sonra kızıma her akşam yeni bir hikâye kurgulardım, biz bunlara “Sıfır Hikâyeler” derdik. Sonra oğlumla bu gelenek devam etti. Anlattığım hikâyeleri yazmaya başlamam herhâlde 2010 yılından sonrasını bulmuştur. Yazdığım hikâyelerden birini okuyan Hülya Ünal beni Multibem vasıtasıyla yayıncılık dünyasına dâhil etti. İlk kitabım yayınlandığında 40 yaşımı geçmiştim. Hasılı hikâyecilik eski, yazarlık yeni.
Yıldızlara bakmayı annenizden, denizi dinlemeyi babanızdan öğrendiğinizi biliyoruz. Yıldızların Peşinde’de bir astrofizikçi deveyle yıldız haritası üzerinde çalışan bir çocuğun hikâyesini anlatıyorsunuz. Dünyaca tanınmış sanatçı ve bilim adamlarını tanıttığınız bir seriniz var. Kitaplarınızda olay örgüsü bir biçimde tabiata ve bilime sırtını dayıyor. Sizdeki bu bilim merakının kaynağı nedir ve çocukluğunun elinden tutmuş bir yazar mısınız?
Bilim merakı bize Allah’ın emri. Araştırmak ve öğrenmek ibadet. Çocukken tabii böyle olduğunu bilmiyordum. Annem de babam da tabiata meraklı. Annem tefekkür etmeyi çok sever, babam icat etmeyi. Herhâlde onların etkisi olsa gerek. Büyüdüğümdeyse hayatın belirsizliklerine karşı bilginin beni rahatlattığını fark ettim. Görmeden geçip gittiğimiz, kaçırdığımız sayısız şahane şey var şu dünyada. Böcekler mesela. Hakkında bilgi sahibi olmadan önce ödünüzü koparan bir böcek, hayranlık duyduğunuz bir yaratılış mucizesine dönüşebilir. Ben daha yakından bakmak istiyorum kâinata; yıldızlara da balinalara da böceklere de tek hücreli canlılara da. Herkesin daha yakından bakmasını istiyorum. Bence bu yakından bakış ve tüm yaratılmışlar arasında kendimizi görüş, insanlığın ve mağdur gezegen dünyanın kurtuluş anahtarı. Çocukluğumu hiç unutmadım. Küçük ben her zaman civarımda bir yerlerde. Elinden tutabiliyor muyum bilmiyorum, en azından gözden kaybetmemeye çalışıyorum. İnsanın çocukluğunu kaybetmesi herhâlde başına gelebilecek en büyük kayıptır. Büyüdüğünüzde bu kaybın farkına bile varmazsınız çünkü; sanki hiç çocuk olmamışsınız.
Bilim kurgu anlatılarını; çocukları bilime, araştırmaya, soru sormaya yönlendirmede bir aracı olarak görebilir miyiz?
Tabii ki evet. Bilim-kurgu hissettirmeden merak ettirir, hayal ettirir, soru sordurur. Nöronlarınız kırpışmaya, sinapslarınız gerinip birbirlerine ulaşmaya başlar da ruhunuz bile duymaz. Siz hikâye okuduğunuzu sanırsınız, oysa ufkunuz her cümlede biraz daha uzağa açılıyordur. Bilim-kurgu son derece mümbit, bir o kadar da ihmal edilmiş bir tür bizim edebiyatımızda. Bu çok üzücü bir durum. Yalnız önemli bir nokta var, atlamayalım. Bilim-kurgu gelecekte geçen bir hikâye uydurup çözemediğiniz noktalara kuantumla çare bulmak demek değil. Ayaklarınız gerçek bilime basmak zorunda. Yani bilimsel bulgulardan yola çıkmalısınız, müspet ilimlere tabi olmalısınız, gerçekçi olmalısınız. Yoksa yazdığınız hikâye bilim-kurgu değil, saçmalık olur.
Sizin severek okuduğunuz çocuk kitapları neler?
Figen Yaman Coşar’ın kitaplarını, Ümit Yaşar Özkan-Elif Özkan çiftinin hikâyelerini, Özkan Öze’nin bilhassa Çaylak ile Filozof serisini, Vahşi Robot’u, Kumkurdu’nu çok severim. Bilgenur Çorlu’nun hikâyeleri çok eğlencelidir. Fatma Kübra Kaya çocuklar için üç kitap yazdı, onlar da çok güzel oldu. Erdem Yayınları’ndaki mesai arkadaşlarımın kitapları da hoşuma gidiyor. Meryem Uçar’ın biyografileri çok lezzetli mesela. Çok beğendiğim, takdir ettiğim hâlde saymayı unuttuklarım da vardır. Özellikle çocuklar için ehil kalemler tarafından yazılmış bir hikâyeyi beğenmemek çok zor.
Kaynak : İHA