Mehmet Korkmaz’ın Bahriyede Bir Ömür Sultan II. Abdülhamid’in Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa başlıklı eseri bizi Sultan 2. Abdülhamit devrindeki bir paşanın portresine götürüyor.
Sultan II. Abdülhamid devrinin Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa’nın (1832-1903) yaşam öyküsü, askeri kariyeri ve Osmanlı bahriyesindeki faaliyetleri ilk kez Mehmet Korkmaz’ın kaleme aldığı Bahriyede Bir Ömür Sultan II. Abdülhamid’in Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa başlıklı eserde konu ediliyor. Yazar, bugüne kadar hakkında müstakil bir çalışma bulunmayan, ömrünü bahriyeye vakfetmiş Hasan Hüsnü Paşa’nın hayatından yola çıkarak II. Abdülhamid döneminin bahriyesi, donanma gücü ve denizlerdeki gelişmeleri ele alıyor. Bu bakımdan söz konusu eser hem biyografik hem de monografik özellikler taşımaktadır. Kitapta Hasan Hüsnü Paşa’nın bahriye nâzırlığı yılları, devrin bahriyeye dair politikalarından başka Paşa’nın ailesi, şahsiyeti, yazdığı kitaplar ve vakfettiği hayır eserlerinin üzerinde de durulmaktadır.
BABASI BASKINDA ŞEHİT OLUR
[Bahriyede Bir Ömür Sultan II. Abdülhamid’in Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa, Mehmet Korkmaz, Selenge Yayınları, Ocak, 2022, 292 sayfa]
Bahriyede Bir Ömür Sultan II. Abdülhamid’in Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa, Mehmet Korkmaz, Selenge Yayınları, Ocak, 2022, 292 sayfa
Hasan Hüsnü Paşa, 1853 senesinde yaşanan Sinop Baskınında şehit olan Osmanlı amirali Bozcaadalı Hüseyin Paşa’nın oğludur. Hüsnü Paşa’nın bahriyeye intisap ederek nazırlığına kadar yükselmesinde babası Hüseyin Paşa’nın denizci olması etkili olduğu söylenebilir. 1842’de girdiği Bahriye Mektebi’nden (Deniz Harp Okulu) 1847’de mezun olur. Ardından askeri rütbeleri tek tek terfi ederek 1874’de tuğamiralliğe kadar yükselir. 1868’de Avrupa’da inşa edilen harp gemilerinin teslim alınması için Fransa ve Londra’ya gönderilir. 93 Harbi’nde Karadeniz Umum Filo Kumandanı olarak görev alır. 1879-1881 yılları arasında Bahriye Nezareti’nin karar ve danışma merci olan Şura-yı Bahriye Reisliğinde bulundu. Osmanlı bahriyesi ve donanmada geçirdiği 32 yıllık mesleki tecrübesiyle Sultan II. Abdülhamid tarafından Bahriye Nâzırlığına getirilir.
1881’de atandığı Bahriye Nâzırlığı görevini 1903 yılında vefat edene kadar sürdürdü. Tam 22,5 yıl Bahriye Nâzırlığında kalan Hasan Hüsnü Paşa hem Sultan II. Abdülhamid devrinde hem de Bahriye Nezareti tarihinde en uzun süre nazırlık makamında bulunmasıyla dikkat çekmektedir. Bahriye Nâzırlığı yıllarında kudretli ve otoriter bir idareci olan Hasan Hüsnü Paşa bahriyeye olan vukufiyeti ve Sultan’a olan sadakatiyle adından söz ettirmektedir.
Bahriye Nâzırlığı döneminde bahriyede astsubay sınıfının teşkili, kurmay subayların seçiminde yeni kriterlerin belirlenmesi, Avrupa’ya eğitim için öğrenciler gönderilmesi, Bahriye Matbaası’nın ıslahı ve yayıncılığın geliştirilmesi, tüccar kaptan mekteplerinin açılması, ilk denizaltıların satın alınması, Bahriye Müze ve Kütüphanesi’nin teşkili gibi yeniliklere öncülük etmiştir. Hasan Hüsnü Paşa’nın Bahriye Nâzırlığı esnasında 1890 senesinde yaşanan Ertuğrul Fırkateyni Faciası ve 1897 Osmanlı-Yunan Harbi’nde Osmanlı donanmasının etkisiz kalması onun kıyasıya eleştirilmesine yol açmıştır. Ancak Hüsnü Paşa Sultan’a olan sadakatiyle nazırlık makamını uzun yıllar muhafaza etmiştir. Bahriye Nâzırlığı süresince kendi yetki alanında bulunan bahriyeye dair meselelerde zaman zaman Sultan’a dahi karşı çıkan Hasan Hüsnü Paşa kimi zaman yetki alanına müdahale eden devlet adamlarıyla da polemikler yaşamıştır.
ÇÜRÜMEYE TERKEDİLEN DONANMA
Osmanlı donanmasının Sultan II. Abdülhamid devrinde Haliç’te çürümeye terkedildiği ve bahriyeye önem verilmediği yönündeki eleştirilerin gerçeği yansıtmadığı da kitapta görülmektedir. Hasan Hüsnü Paşa’nın donanmanın modernizasyonuna önem verdiği ancak devletin içinde bulunduğu mali sıkıntılar nedeniyle hazineden yeterli ödenek alınamadığı için istenilen yenilik ve modernizasyon tam manasıyla tesis edilememiştir. Bu dönemde II. Abdülhamid’in isteğiyle zırhlı harp gemileri ve büyük donanma yerine hızla ve daha az masraflı olan küçük hacimli harp gemileriyle Karadeniz, Adalar Denizi, Kızıldeniz ve Basra Körfezi sahillerinde taarruz değil savunma ve gözetleme amaçlı bir deniz politikası izlenmiştir. Esasında bu dönemde demiryolu denizyoluna, piyade bahriyeliye ve kara kuvvetleri deniz kuvvetlerine tercih edilmiştir.
Hasan Hüsnü Paşa Şadiye Kalyonu Süvarisi iken filoların deniz manevralarına ilişkin teknik bir eser de kaleme almıştır. Çeşitli filo sancak çizimlerinin yer aldığı Risale-i Fünûn-ı Manevra-yı Bahriye adlı 72 sayfalık bu eseri 1869’da tamamlamıştır.
Ömrünün son yıllarında çeşitli sağlık sorunları baş gösteren Hasan Hüsnü Paşa maruz kaldığı kanser hastalığı neticesinde 27 Temmuz 1903’te Ortaköy’deki sahilhânesinde 71 yaşında vefat eder. Hasan Hüsnü Paşa’nın cenazesi Eyüp’te Bostan iskelesinde vefatından evvel inşa ettirdiği türbesine defnedilir.
MİRAS KAVGALARI
Zenginliği ve serveti dillere destan olan Hasan Hüsnü Paşa’nın muhalifleri onu servet biriktirmekle, yolsuzluk ve rüşvetle itham etmişlerdir. Paşa’nın serveti vefatından uzun yıllar sonra bile basında zaman zaman yaşanan miras kavgalarıyla gündeme gelmiştir. Hayır işlerine önem veren Hasan Hüsnü Paşa servetiyle İstanbul’un çeşitli semtlerinde cami, mescit, tekke, kütüphane, sıbyan mektebi ve çeşme gibi vakıf eserlerini inşa ve tamir ettirmiştir. Hasan Hüsnü Paşa hakkında Osmanlı Arşivi ve Deniz Tarihi Arşivi’nden istifade edilerek ilmi bir titizlikle kaleme alınan bu kitap, Paşa’nın hayatının yanı sıra Sultan II. Abdülhamid dönemi (1876-1909) deniz harp tarihi ve bahriye nezaretindeki gelişmeleri kapsamlı olarak ele alması bakımından önem arz etmektedir.
Kaynak : İHA