Van’ın köklü sabun üretim geleneğini yaşatan Murad Said Yaşar, 40 yıldır bu mesleği icra ediyor. Sabunculuk mesleğini dedesinin mirası olarak devralan Yaşar, sabunun tarihçesi ve faydaları üzerine derinlemesine bilgiler sundu.
Yaşar, dedesinin 1902’de sabun üretimine başladığını belirterek, “Van’da sabun yapımı 1040 yılından bu yana var. Ancak 1915’te yaşanan olaylar nedeniyle bu kültür büyük ölçüde kayboldu. Dedemin mesleğini yaşatmak için, tekstil sektöründeki işimi bırakıp sabunculuğa başladım,” dedi. Yaşar, sabun üretiminde kullanılan malzemelerin ve yöntemlerin geleneksel olduğunu vurgulayarak, “Biz zeytinyağı ve Van Gölü suyunu kullanarak doğal sabunlar üretiyoruz. Bu suyun şifalı özellikleri üzerine İstanbul Üniversitesi’nde yapılan analizler de bunun doğruluğunu ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.
Sabun yapımının çok eski bir tarihe dayandığını belirten Yaşar, “Sabun, ilk kez ihtimalen bir peygamber tarafından üretilmiştir. 6 bin yıllık bir geçmişi var ve çok zor bir üretim süreci gerektiriyor,” şeklinde konuştu. Yaşar, Van Gölü suyunun sabun üretimi için ideal olduğunu ve suyun florür ve karbonat gibi minerallerle cilde faydalı olduğunu belirtti. “Van Gölü suyu, cilt hastalıklarına iyi gelir, bel fıtığı ve sivilce gibi sorunlara çözüm sunar,” dedi.
Yaşar’ın ürettiği sabunlar, yalnızca cilt sağlığına değil, aynı zamanda saç sağlığına da katkı sağlıyor. “Çörekotu yağıyla yapılan sabunlarımız, saç dökülmesini önler. Ayrıca lavanta ve ısırgan otu gibi doğal bileşenler içeren sabunlarımız da var. Isırgan otu, kanserle mücadelede faydalıdır. Kına sabunlarımız var. Bunların hepsi bana ait bir fikir. Türkiye’de bunları ilk üreten benim” dedi. Yaşar, bu sabunları ilk kez üreten kişi olarak, “Peygamberimiz çörek otunun her derde deva olduğunu söylemişti, bu nedenle çörekotu ile yapılan sabunu özellikle öneriyorum,” şeklinde açıklama yaptı.
Yaşar, sabunun yapımında modern yöntemler kullandığını da belirtti. “Biz soğuk yöntemle sabun yapıyoruz. Zeytinyağını kaynatmak yerine soğutuyoruz, çünkü kaynatma işlemi, sabunun içindeki faydalı bileşenleri yok eder,” dedi. Sabunlarının kalitesinin, içerdiği doğal malzemelere ve üretim yöntemine bağlı olarak yüksek olduğunu vurguladı.
Son olarak, şampuanlar hakkında da konuşan Yaşar, “Şampuanlar kimyasal içeriklerle saçı yıpratır. İnsanlar daha rahat taranabilmesi için kimyasal ürünler kullanıyorlar, ancak bu ürünlerin uzun vadede saçı dökme gibi olumsuz etkileri vardır. Doğal sabunlar, kimyasal içermediği için saç ve cilt sağlığına daha faydalıdır,” dedi.
Hem sağlık açısından faydalı hem de geleneksel üretim yöntemlerini koruyarak ürettiği sabunlarla, doğal ürünlere olan talebin arttığını belirtti.
Yaşar, dedesinin mirasını yaşatarak, sabunculuk mesleğini gelecek nesillere aktarmayı hedefliyor.