Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni’nde konuştu. Erdoğan, atamaların hayırlı olması temennisinde bulundu.
Adli Yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreni vesilesiyle katılımcıları ağırlamaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Erdoğan, törenin hayırlı olması temennisinde bulundu.
Erdoğan, hakim ve savcıların zorlu bir adaylık dönemini başarıyla tamamladıklarını belirterek, kadınların başarılarıyla en ön sıralarda yer almasından duyduğu mutluluğu ifade etti.
Bin 102 adli, yargı hakimi ve cumhuriyet savcısı ile idari yargı hakimlerini tebrik eden Erdoğan, görev yerlerinde kendilerine başarılar diledi. Erdoğan, Türkiye sathında 15 bin 412’si cumhuriyet savcısı, 7 bin 409’u hakim olmak üzere toplam 22 bin 821 hakim ve savcının görev yaptığını açıkladı.
Bugünkü atamayla bu sayının 23 bin 923’e çıkacağını kaydeden Erdoğan, şehit Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere adaletin tecellisi uğrunda çalışırken vefat eden, şehit düşen yargı mensuplarına rahmet dileğinde bulundu.
Erdoğan, Türkiye’nin dört bir yanında fedakarca görev yapan adalet teşkilatının tüm fertlerine ülke ve millet adına teşekkürlerini iletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adalet hizmetlerinin hızlı ve etkin yürütülmesi için omuz omuza mücadele verdik. Milletimizin gözünde adliye kapısını adaletin kapısı haline getirmek için hep beraber çaba harcadık. Hayat geçirdiğimiz her değişikle ülkemizin demokrasi ve hukuk devleti standartlarını daha da yükselttik. Göreve geldiğimizde ülkemizi 4 ana sütün üzerinde inşa edeceğimizi vaat etmiştik. Bunların eğitim, sağlık, adalet, emniyet demiştik. Aradan geçen 21 yılda ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ve karşılaştığı sıkıntılar ne olursa olsun bu sözümüze sadakatle bağlı kaldık. Saymaya kalksak saatler sürecek reformları, projeleri hayata geçirdik” açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalet teşkilatında önemli bir iyileşmenin olduğuna dikkat çekerek, “Adalet teşkilatımızın eski günlerini bilenler Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin takdirini daha net yapabiliyor. O dönemde görev yapan hakim ve savcılarımız hangi şartlar altında adalet dağıtmaya çalıştıklarını gayet iyi hatırlıyor” dedi.
“2002 yılında 9 bin 349 olan hakim, savcı sayısını 2 buçuk kat artışla yaklaşık 24 bine çıkardık”
21 yılda adalet kapsamında yapılan düzenlemeler ile ilgili bilgiler paylaşan Erdoğan, “2002 yılında 9 bin 349 olan hakim, savcı sayısını 2 buçuk kat artışla yaklaşık 24 bine çıkardık. Adalet teşkilatımızın toplam personel sayısı 61 binden 190 bine yükseldi. Merdiven altlarında adeta mahzeni andıran yerlerde adalet dağıtılan kötü manzaralara son verdik. İnşa ettiğimiz 280 modern adalet sarayı ile bu alandaki en önemli altyapı eksiklerini giderdik. Yüksek yargı organlarımızın mimarisi, teknolojik donanımları, imkanları ile göz dolduran hizmet binalarına kavuşturduk. Mahkeme sayılarımızı adli yargıda yüzde 95, idari yargıda yüzde 45 oranında artırdık” diye konuştu.
Hataları asgariye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmaları önleyecek şekilde bölge idare mahkemelerini devreye aldıklarını hatırlatan Erdoğan, “İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte Yargıtay, Hukuk Ceza Dairelerinin iş yükü yaklaşık yüzde 68 oranında azalmıştır. Yargı süreçlerini hem basitleştirdik hem kolaylaştırdık hem de hızlandırdık. UYAP bünyesinde sesli ve görüntülü bilişim sistemini yani SEGBİS’i kurduk” dedi.
Hukuk yargılamalarına elektronik duruşma sistemini kazandırdıklarını söyleyen Erdoğan, vatandaşlara Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapabilme imkanı getirdiklerini, askeri suçların sivil mahkemelerde görülmesini sağladıklarını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımızın mesnetsiz ihbar ve şikayetler sebebi ile soruşturmaya uğramaması için lekelenmeme hakkını güçlendirdik. Yargı reformu stratejisi ev insan hakları eylem planı ile yargıda ihtisaslaşmayı sağladık. Vergi suçları, bilişim, finansal suçlar ve sendikal uyuşmazlıklar, kamulaştırma davaları gibi bir çok alanda yeni ihtisas mahkemeleri kurduk. Uzlaştırma yöntemleriyle mahkeme süreci öncesinde kısa sürede ve daha az masrafla çözülmesini temin ettik. Hafta sonu nöbetçi noterlik uygulaması başlatarak vatandaşlarımıza 7 gün hizmet verilmesini sağladık” açıklamasını yaptı.
“Hakim ve savcılarımızın özlük haklarında kayda değer iyileştirmeler yaptık”
Yargıda hedef süre uygulaması ile öngörülebilirliği artırdıklarını yargılamaların uzatılmasına sebebiyet veren durumları asgariye indirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Adalet teşkilatımızın mali ve özlük hakları ile ilgili beklentilerini karşıladık. İnfaz koruma memurlarının yıpranma paylarından mübaşirlerimizin genel idare hizmetine alınmasına kadar nice soruna çözüm bulduk. Görevini mesai mevhumu olmada yürüten adalet personeline nöbet ücreti imkanı sunduk. Gelen talepler doğrultusunda farklı dönemlerde hakim ve savcılarımızın özlük haklarında kayda değer iyileştirmeler yaptık. Geçen yıl ihdas ettiğimiz hakim ve savcı yardımcılığı müessesi ile adalet teşkilatımızın insan kaynağının daha nitelikli yetişmesini sağlıyoruz. Bir sonraki dönemden itibaren bu açılımı fiilen uygulamaya başlayacağız.”
Atılan bu adımların yansımalarının farklı alanlarda görüldüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adalet hizmetleri ile ilgili memnuniyet oranlarının 2002‘ye göre yükselmesini 21 yıllık emeğimizin boşa gitmediğinin bir delili olarak değerlendiriyoruz. 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi sırasında adalet teşkilatımız süratle organize oldu. Vatandaşlarımızın mağdur olmaması ve hak kaybına uğramaması için mevzuat çalışmaları gerçekleştirildi. Bölgede bine yakın hakim ve cumhuriyet savcısı ile yaklaşık 7 bin 500 personel görevlendirildi. Deprem bölgesinde fedakarca görev yapan hakim ve cumhuriyet savcımız ile personelimizi tebrik ediyorum. Depremde vefat eden 231 yargı çalışanımıza rahmet, adalet camiamıza başsağlığı diliyorum. Yapılanlar elbette önemlidir ancak bizim nazarımızda yeterli değildir. Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önündeki en büyük engel darbe ürünü mevcut anayasadır. Cumhuriyetimizin 100. yılını darbe anayasası ile karşılamış olmayı açıkçası içimize sindiremiyoruz” ifadelerine yer verdi.
“Milletimize verdiğimiz ve tuttuğumuz diğer tüm sözler gibi bu idealimizi de hayata geçireceğimize yürekten inanıyorum”
“Yargı alanında 2002’den beri yürüttüğümüz zorlu mücadeleyi sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasa ile taçlandırmak istiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “28. Yasama döneminde önceliklerimizin en başında meclisimizin de takdiri ile Türkiye’yi darbe anayasasından kurtarmak vardır. Milletimize verdiğimiz ve tuttuğumuz diğer tüm sözler gibi bu idealimizi de hayata geçireceğimize yürekten inanıyorum. Her işte olduğu adaletin tecellisinde de asıl olan insandır. İnsan faktöründe sıkıntı varsa verdiğiniz mücadelenin, gösterdiğiniz çabanın hedefine varması mümkün değildir. Bu acı hakikate 17-25 Aralık girişiminde, ardından 15 Temmuz ihanetinde hep birlikte şahit olduk. 17-25 Aralık teşebbüsünün gayesi meşru hükümeti yargı emniyet darbesi ile alaşağı etmekti. Bu amaçla yargı ve emniyet birimlerimize sızdırdıkları militanları üzerimize saldılar. Montaj olduğu seçim döneminde bizzat itiraf edilen kasetlerle devletimizin en hassas kurumlarını hedef aldılar. Akla, vidana, ahlaka ve hukuka asla sığmayan uyduruk dosyalarla yargımızı emellerine ulaşmak için bir araç olarak kullandılar” ifadelerini kullandı.
17-25 Aralık girişiminin yargı ve emniyet birimlerine verdiği zararın 15 Temmuz ihanetinin orduya verdiği zararla aynı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Benim 2 korumamı şehit ettiler. Acımasızca eğer bizi de yakalayabilselerdi bizi de şehit edeceklerdi. Bizleri Rabbim fırsat vermedi yakalayamadılar. 10 binler Yeşilköy Havalimanında bizleri karşıladı. Bay Bay Kemal’de tankların arasından FETÖ’cülerin koordinesinde Bakırköy Belediyesi’ne gidip orada kahvesini izleyerek bizi seyretti. Haberim olsa ben de orada olurdum diyor. Hayatı yalan böyle bir derdi yok. Rabbim fırsat vermedikten sonra hüküm değişmiyor. Her iki menfur hadisede milletimizin güzide kurumları yıpranmış, yara almış, ciddi travmalar yaşanmıştır. Adalet teşkilatımızın tekrar kendine gelmesi belli bir süre almıştır. Geçen hafta 7. yıl dönümünü geride bıraktığımız 15 Temmuz toparlanma sürecinde bir dönüm noktası olmuştur. Darbe teşebbüsünün ilk anlarından itibaren yargı camiamız hemen görevinin başına geçerek milletimize karşı sorumluluğunu yerine getirmiştir” şeklinde konuştu.
“Su uyur ama FETÖ’vari terör örgütleri uyumaz”
Darbeye karışanların ve FETÖ mensuplarının hak ettikleri cezaları almasında yargının görevini yapmanın gayretinde olduğunu söyleyen Erdoğan, “Her ne kadar zaman zaman içeriden çeşitli sabotajlara maruz kalsa da FETÖ yargılanmaları genel hatlarıyla başarılı şekilde yürütülmüştür. Burada tavrımız gayet nettir. Bir Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Su uyur ama FETÖ’vari terör örgütleri uyumaz. Kökü dışarıda bu yapıların en küçük bir rehaveti tekrar palazlanmak için fırsata çevireceğini aklımızdan asla çıkarmıyoruz. Son FETÖ’cü hain de işlediği suçların cezasını ödemeden ne biz ne de devletimiz güvende olacaktır. Geride bıraktığımız seçimlerde zafiyet gördükleri anda neler yapabildiklerine hep birlikte şahit olduk. Milletimize bir daha ne 17-25 Aralık tarzı girişimleri ne de 15 temmuz ihaneti gibi acıları tekrar yaşatmamakta kararlıyız” şeklinde konuştu.
“Adaletin ölçüsü sosyal medyadaki tepkiler değil, kanundur, nizamdır, maşeri vicdandır”
FETÖ ile mücadelenin artarak devam edeceğini altını çizen Erdoğan, “Sizlerden görev yerlerinizde ve meslek hayatınızda bu konuda gereken hassasiyeti göstermenizi özellikle bekliyorum. Milletimizin akıl ve gönül dünyasında her meslek erbabının mahareti ile ahlakı aynı terazide tartılır ve öyle değerlendirilir. Fakat öyle meslekler vardır ki; hem kamu düzenini hem toplumsal barışı doğrudan etkilememesi sebebi çok daha özel bir konuma sahiptir. Tarihimize baktığımızda bu mesleklerin hakim, hekim, hakem olduğunu görürsünüz. Bu üç meslek gurubunun mesuliyetlerini yerine getirmemesini toplumda infiale devletin işleyişinde ise ciddi aksamalara sebebiyet verir. Burada yaşanacak sıkıntılar dalga dalga yayılır. Sadece sosyal barışı dinamitlenmekle kalmaz. Devletin varlığının sorgulanmasına yol açar. Bu meslekleri deruhte edenlerin kariyeri vicdanları, kazançları itibarlarındadır. Hizmetleri; milletin birliği, dirliği ve saadetindedir. Hedefleri hak ile hakikatin zedelenmesine mani olmaktır. Bizi biz yapan insanı insan yapan medeniyetimizi değerli ve ayrıcalıklı kılan asıl hasletler işte buradadır.
Türk milleti adına karar verecek kadar yüce bir makamın ağırlığını yükleniyorsunuz. Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Hakimin, savcının lisanı makul sürede vereceği adil ve hakkaniyetli kararlardır. Adalet hizmetlerinde yapılan hatanın bedeli bu dünyada değil, ahirette de çok ağır olacaktır. Vazifenizi icra ederken hukukun üstünlüğü ilkesine ve masumiyet karinesine ne pahasına olursa olsun bağlı kalmaya imtina gösterin. Sizlerden sadece aklınızı, ahlakınızı, vicdanınızı değil; devlet, millet adına müessesenizi de korumanızı bekliyorum. İletişim araçlarının hayatımızda giderek daha fazla yer iş hal ettiği günümüzde sosyal medyada cübbe giyip ahkam kesenler asla bizim referansımız olamaz. Adaletin ölçüsü sosyal medyadaki tepkiler değil, kanundur, nizamdır, maşeri vicdandır. Daha ileri gidiyorum hukuktur. Hukuk kanunun çok çok ötesindedir. O hakkı koruma altına alıyor” açıklamasını yaptı.
Hülya Keklik
*İHA*