Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Murat Çağlar Erol, 1-7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Anne sütünün önemine dikkat çeken Uzm. Dr. Erol, “Doğumdan sonra ilk altı ay süresince bebeğin fizyolojik ve psikososyal ihtiyaçlarını tek başına mükemmel bir şekilde karşılayan anne sütü, anne ve bebek bağının kurulmasında önemli rol oynar” dedi.
Medical Park Antalya Hastane Kompleksi’nde görevli Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Çağlar Erol, 1-7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Uzm. Dr. Erol, anne sütünün önemine, yararlarına ve olması gereken emzirme sıklığına değindi.
Anne sütü ile beslenmenin, her çocuğun en doğal hakkı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Erol, “Uygun teknikle, sıklıkta ve sürede emzirmek, ilk altı ay anne sütü dışında hiçbir sıvı ya da katı besin vermemek ve iki yaşın sonuna kadar ek besinlerle birlikte emzirmeyi sürdürmek, ideal beslenmenin temel şartlarıdır. Doğumdan sonra ilk altı ay süresince bebeğin fizyolojik ve psikososyal ihtiyaçlarını tek başına mükemmel bir şekilde karşılayan anne sütü, anne ve bebek bağının kurulmasında önemli rol oynar. Bebeğin ilk altı ay tek başına anne sütü ile beslenmesi, altıncı aydan sonra ek besinlerle birlikte anne sütü ile beslenmenin devam etmesi ve emzirmenin iki yaşın sonuna kadar sürdürülmesi; bebeğe sayısız yarar sağlar. Anne sütü ile beslenmenin yararları sadece anne sütü ile beslenme süreci ile sınırlı kalmayıp, ileri yaşam sağlığı üzerinde önemli oranda olumlu etkileri vardır. Bu nedenle sağlıklı hayatın temellerinin atılmasında anne sütü ile beslenmenin önemi tartışılamaz” diye konuştu.
Yenidoğan ve süt çocuğu beslenmesinde ideal bir besin olan anne sütünün içeriğinin çocuk sağlığına sayısız yararlar sağladığını belirten Uzm. Dr. Erol, “Anne sütünün yüzde 87’sinin sıvıdan oluşması nedeniyle, ilk altı ay bebeğin anne sütü dışında su ya da benzeri sıvı gıdalara ihtiyacı yoktur. Toplam protein içeriği inek sütüne oranla düşük, ancak biyolojik değeri yüksektir ve yaşamın ilk altı ayında tek başına bebeğin protein ihtiyacını karşılar. Protein içeriğinin yüzde 60’ını sindirimi kolay ve biyolojik değeri yüksek olan whey proteini oluşturur. İnek sütünde ise bu değer yüzde 18 civarındadır. Anne sütünde bulunan büyüme etkenleri bağışıklıkta önemli rol oynar” dedi.
Anne sütünün bebeği ilk 6 ayda demir eksikliğinden koruduğunun altını çizen Uzm. Dr.Erol, ”Anne sütü kalorisinin yüzde 50’sini sağlayan lipidler, anne sütünde, inek sütüne oranla daha yüksektir ve küçük çaplı yağ globülleri halinde bulunur. Anne sütünde bulunan lipaz, düşük safra düzeyinde bile yağ sindirimine yardımcı olur. Ayrıca, anne sütü; sinir ve retina hücrelerinin yapısına giren yağ asitlerinden zengindir. Anne sütü içeriğindeki yağ oranı emzirme süresince değişiklik gösterir. Emzirmenin başlangıcında düşük olan yağ oranı, emzirmenin sonlarına doğru artış gösterir. Bu durum bebekte doygunluk hissi oluşturmakta ve obeziteyi önlemektedir. Anne sütünde K ve D vitaminleri dışında yağda ve suda eriyen vitaminler süt çocuğu için yeterli düzeydedir. Anne sütünün mineral içeriği inek sütüne oranla düşüktür ve yenidoğanın olgunlaşmamış böbrek işlevleri ile uyum gösterir. Anne sütünde bulunan demirin emilimi de inek sütüne göre daha yüksektir. Bu nedenle anne sütü, bebeği ilk altı ayda demir eksikliğinden korur” şeklinde konuştu.
Anne sütünün bebeğin gelişim ve büyümesine olan katkılarına değinen Uzm. Dr. Erol, ”Anne sütünde başta sindirim sistemi, merkezi sinir sistemi, solunum sistemi olmak üzere pek çok sistemin gelişimini sağlayan büyüme faktörleri vardır. Beynin bilişsel işlevlerinin anne sütü ile beslenen çocuklarda daha yüksek olduğu bildirilmektedir. Anne sütünde çok sayıda etkin enzimin varlığı bilinmektedir” dedi.
Emzirme süresi hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Erol, “Bebeğin emzirmenin başlangıcında gelen ön sütten ve emzirmenin sonlarına doğru gelen lipitten zengin son sütten yararlanması için emzirme süresi en az 10 dakika olmalıdır. Bazı annelerde süt salgılanma refleksinin yerleşmesinin gecikmesi nedeniyle bebeğin emme süresi değişebilir. O nedenle emzirmenin sonlandırılmasında bebeğin isteği dikkate alınmalıdır. Ancak bu sürenin 30 dakikanın üzerine çıkması meme sorunlarına yol açmaktadır. Emzirme süresinin kısa tutulması ise lipit içeriği yüksek son sütten yararlanamayan bebekte yetersiz tartı alımına, memenin yeterince boşalmamasına bağlı olarak annede meme sorunlarına ve yetersiz süt yapımına neden olmaktadır” diye konuştu.
Emzirme sıklığının saatlere göre değil, bebeğin isteğine göre ayarlanması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Erol, “Bebeğin ağlaması emzirme için geç bir bulgudur. Bebeğin emme hareketleri yapması, elini ağzına götürmesi, kol ve bacaklarını germesi gibi davranışlar sergilemesi, onun emmeye hazır olduğunun işaretleridir. Annelerin bebeklerini biberonla beslemeye başlamalarının en sık nedenlerinden biri sütlerinin yeterli olmadığını düşünmeleridir. Genellikle annelerin çoğu bebeklerinin ihtiyaçlarından daha fazla süt üretmektedirler. Bu nedenle anne sütü yetersizliği nadir bir durumdur” dedi.
Emziren annelerin emzirme danışmanlığı alması gerektiğini belirten Uzm. Dr. Erol, “Yetersiz tartı alımı ve yetersiz idrar yapımı güvenilir belirtilerdir. Doğum sonrası ikinci hafta sonunda doğum tartısına ulaşamamak ve ilk aylarda, ayda 500 gramın altında tartı almak anne sütünün yetersizliğini gösterir. İlk iki günde 2-3 kez, üçüncü günde üç kez, dördüncü günde dört kez, altıncı günde altı kezden daha seyrek, yoğun idrar yapma durumunda anne sütünün yeterli olduğu düşünülür. Bütün bu bilgiler ışığında; sağlık kuruluşlarına başvurma nedenleri ne olursa olsun, bebeğin beslenme durumu mutlaka sorulmalı, emziren annelere emzirme danışmanlığı yapılmalı, emzirmeleri gözlenmeli ve emzirmenin sürdürülmesi yönünden desteklenmelidir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA